Web Zaman Damgası

GÜNEŞİN ZAPTI

Güneşin Zaptı

cümlelerin perişan coğrafyası
feryatları aşan durgun eylemlere eş
seri sözcüklere şık elbiseler giydiren nedenler
hep yuvarlak masa amaçlı

yetecekti biliyorum ekmek hepimize yetecekti
fırına o harami dadanmasaydı

haini tam da hainliğinden vuran gez göz arpacık
en yaman balistiği bile geçer

akıyor insanlar akın akın
müjdeler olsun ki güneşin zaptı çok yakın

sözde insanlık adına ölenlere acı ezgiler dizen kırgın heceler
bağları bostanları öksüz bıraktılar
kurgusu tutsak iletisi küsmüş dizelerde
konuk olur cürme bütün cürümlüler

her yer avm her yer avm her yer avm
çalıp çırptılar emekleri ne varsa
ekecek
ne bağ kaldı ne de tarla

sarılır dilime güdümlü serzenişler
sanki timsahın gözyaşları tükenecek
asla satmam kalemimi sattırmam mürekkebini ne anlamlı
çokça darda kalana susmak kalır mı hiç
aslında çoktan git gerekir onursuz bir direktifle
haydi ara da bul o yiğidi bekle ha bekle

matematik kanıtlayabilir mi
helâl on liranın haram yüz liradan daha büyük olduğunu

hemen şimdi kısıp kirpiklerini gözlerinin
kendimde saklanıp sade bir alın yazısı oluveririm

yoruldum usandım büyümekten tut ellerimden çocuk
beni de al çocukluğuna ne olur

hiçbir intiharın gerçek nedeni asla bilinemz ki
biraz zan altı
biraz kendini suçlamak
haydi bakalım herkes kadar ben de istekliyim
artık ip ucu bulunsun
nokta konulsun
onca kamburu taşıyamıyorum artık sırtımda
o kamburları biri hergele meydenına kadar götürsün
ve ötekiler
sustursun şu zılgıtı

şimdiki aklımın yanına getirin genç yıllarımı

yeter artık yere düşürme erdemi
seni yazarken kirleniyor onca kalem
yorgun düşüyor gün geceye geçerken
çaresiz diller
yine yalvarıyor Yaradan'a
yalvarıyor adalete

bütün sevdiklerim sende kaldı yüreğim
sende kaldı aklım
sende kaldı gözlerim
sende kaldı ellerim ve bütün gülüşlerim



Şükrü BEŞİKTAŞ