"Açkı(*)" isimli şiir 8.9.2023 14:31:17 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Elinize bir gönye alıp harita üzerinde üşenmeden, eni-boyu hassas bir ölçüm yapsanız.. ülkenin tam ortasına denk gelen bir yerde kurulu olduğunu görürdünüz, kentin. ...
ve şiirsellik, ne olsa imgelerden ziyade kavramlarla anlatılıp, sözcüklere en yakın illiyetteki s/imgeleri çağrıştıran dizelerle buluştuğunda, ozanca olurdu. ///
Mahalle, Türklerin emperyalizme karşı kazandıkları son zafere ithaf Sakarya’dan ismini almış uzun bir caddeyle devam eder ve burayla birleşik kısa bir sokağa açılırdı. Sokak, bahçe ve çeşme zengini bir kaç katlı evlerden oluşan. Selvi, dut ve söğüt ağaçlarıyla kaplı asude bir mekandı… Küçük bir Orta Türkiye ilçesiydi, kısaca…
Hayat, o zamanda tekdüze yaşanır ve gerçekler bizim başımızdaki kavak yelleri kadar, anlamlı olurdu. Velhasıl uçsuz ve bucaksız bozkır kıraçı bir tabiatın, insana verdiği izin kadardı herşey! Örtü, bu doğaya uyabilmeyi başarabilmişliği kadar, yeşildi. Yazları çölde bir vaha, kışı ise dondurucu bir kutup köşsesi kadar soğuk olabilirdi… Bu iklim dengeleri arasında yaşayan yöre insanı yanmak ve donmak arası ortası yok, ifrad ve tefridi bir tutarsızlığın intibakına mahkum, vehimli bir tevekkülle yaşardı.
-Konuyu fena halde dağıttığımızı farkediyorum !…
Dağınıklığımız imge idesine takılmış, yörük turfanındaki yayık ve sondajcı bir anlaşılmazlığa batan, posası ayran haliyle geriye kalmış halis bir tereyağı çıkarır gibi sarsıp, insanı allak bullak eder haldedir. Nasıl demeli artık bilemiyorum, şiirsel haybeliğe bir o kadar uzak, teori ve kavramlarla yazmak iddialı birine hiç yakışmadığını, söyleyebiliyorum. …
Sokağı ikiye böler şekilde dikdörtgen ziyadesi, orantısız bir üçgeni andıran bir avlunun orta yerine dikilmiş diğer evlere meydan okur gibi duran üç katlı, sarı boyalı, betonarme bir binanın üst katında ikami, gece ayçasına duyulan ki, sadece kendine rakip, iddiasız bir sevdanın öyküsüdür. ...
Sanki onun oradaki ikamiliği bizim hayatla bağımızın idamiliği olacak denli kaderimiz halini almış gibiydi. Hani aşkın meta-zoru karşısında, sevginin meta-foruna sığınmak türü bir şeydi, anlatmak istediğim. Yani sevgiye özne olanın değil, bizzat aşkın kendisininde ilham alabileceği kadar güzel bir bad-ı sarsardı. ...
Abartı hiç kuşkusuz abartılanı, şüphe götürmeyecek biçimde yaşarken öldürmek demektir. İşte bunu çok iyi bilip ve bu sebeb-i mücbirden dolayı mukiti bir tedirginlikle yazıyor olsakta, polemikçi şiiri görecesiyle söylersek hani şu bilindik, "muhteşem" lafzının sevdiğinizi sevda hiyerarşisin neresinde konumlayacağımıza dair bir çabaya yetersiz kalacağı arı-duru bir güzelliği vardı.
Geçmiş bin yıllardan etkilenmeyen, Merkezi Asya bakiyesi bir kurganda bulunup, “Orhun" vadisi-Ötüken yış durak” sanatı inceliğiyle taşa nakşedilmiş gücü, anlatım kifayetsizlik mağduru bir "Hiung-nu" katunu yontusu gibiydi.
Ahmet Kutlu Ayyüce. 03.Aralık. 2015
(*)Açkı: Anahtar, edebiyat anlamlı giriş.. Bir şeyin yüzeyi üzerine, ustalıkla uygulanan parlatma, perdah işlemi.