"YALAN SÖYLEMEYEN ÇOCUK..." isimli şiir 6.8.2024 12:40:00 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
[ italik ] Abdülkadir Geylani,henüz çocuk yaşında, Bir arefe gününde,çifte gitti tarlaya, Tutundu kuyruğuna,bir alaca öküzün, Oynamaya başladı,çocuktu oyun düğün.
Anda geldi bir nida-Ey Abdülkadir kulum, Sen yaratılmadın asla,nedir bugün durumun, Korkuttu gelen ses,Abdülkadir Sultanı, Gelince çıktı dama,gördü ordan Hacıları.
Hacılar Arafat'ta,duruyordu Vakfe'de, Abdülkadir izledi,hemen durdu Vakfe'ye, Kabe'nin etrafında,Huccac eder Tavafı, Abdulkadir durur mu,hemen yaptı tavafı.
Annem izin verinde,okuyayım Bağdat'ta, Ziyaret edeyim ben,salihleri orada. Annesi -Olmaz asla,dayanamam yokluğa, Sensiz ben ne yaparım,müsadem yoktur sana.
Abdülkadir anlattı,olanları tarlada, Annesi tamam dedi,biraz ağladı orda. Babadan miras kalan,seksen altın vardı, Kırk altını ayırdı,kırk hırkaya sakladı.
Ey benim gözüm nuru,gönlümün tacı evlat, Hak Teala olmasa,yollamam benim muhtaç, Huzurla çık sen yola,açıktır yollar sana, Ölürüm belki burda,hakkım helaldir sana.
Sana son nasihatım,yalan söyleme asla, Doğrulukta devam et,beraber ol sen Hakla, Beraber olur doğru,gecede ve gündüzde, Yardım eder onlara,her yerde Allah celle.
Abdülkadir şah Sultan,anaya verdi sözü, Ağladı uzun süre,mübarek eli öptü, Rasgeldi giden kervan,Gidiyordu Bağdat'a, İzin istedi hemen,dahil oldular orda.
Geçdiler Hemedan'ı,yol aldılar bir süre, Geldi kervan oradan,Arz-ı Tetrenk mahalle, Bir cayırtı koptu anda,ön taraftan kervanın, Herkes bağırır orda,kaçtılar yılan çıyan.
Çıktı hemen önüne,azgın kalpsiz eşkiya, Sandıkları açarak,başladılar yağmaya, Sual ettiler halka,-Ne var üzerinizde? , Soyup soğan ettiler,koymaz bir şey üstünde.
Abdülkadir Sultana,geldi sıra bir ara, Eşkiyalardan biri,takıldı gülüp ona, Fakir çocuk söyle,ne vardır üzerinde? Yalnız kırk altın vardır,hırkamın gözlerinde.
İnanmadı eşkiya,götürdü Reisine, Reis dediler ona,-Gel çocuk dalga geçme, Doğru söylerim size,kırk altın üzerimde, Annem dikti hırkama,kaybolmasınlar diye.
Reis dedi -Açında,bakın doğru mu bunlar? Açınca gözlerini,saçılmıştı altınlar, Eşkiyanın Reisi,sordu ona hayretle, Ey fakir çocuk bize,doğru söyledin niye?
Anneme söz vermiştim,söylemem yalan asla, Kırk değil kırk bin olsa,söylerdim size mutlaka, Bozar mıyım sözümü,hiç kırk altın için ben, Soruyorum sizlere,haksız değil miyim ben?