Web Zaman Damgası

-BİR ZAMANLAR SAHRA DA-

-1-

Dört bir yan çöl, çöl ve çöldü
Ucu bucağı bulunmazdı
Öylesi bir kum deryasıydı
Sarp dağlar çepçevre sarardı
Bu, öylesine bir ummandı
Devri daim hep görülürdü
İnsan hessahtan ürkmez miydi?
Akıl havsala ki almazdı
Tahayyül sonsuza mı eşti?
Hayal edilen hakikatti
Hakikatse bir tahayyül
Alameti farikasıydı
Rab yakın, dünyaysa uzaktı
Hayata nihayet verirdi
Kıyametin alametiydi
Kum fırtınası apansızdı
Yer gök alabora olurdu
Çok uzaklara taşınırdı kum
Mineraller besleyiciydi
Dünyamızın bir dengesiydi
Su ab-ı hayatla timsaldi
Kimi bir yuduma hasretti
Kum, su zannı uyandırırdı
Serapsa, mukadderdi hani
Hörgüçlü develer binekti
Mübarek amma stoklardı
Kervanlar mı, konar göçerdi
Vahaya rastlamak uğurdu
Allah’ın bir mucizesiydi
Sözün bittiği yerde miydik?
Cennet ve cehennem bir andı
Yaşamın diyalektiğiydi
Medeniyetin öz suyuydu.


-2-

Bedevi çadırları vardı
Tuaregler mi, bir simgeydi
Engereğim vakit şaşmazdı
Yılanlar tıbbın simgesiydi
Bazen de şeytana yoldaştı
Akrep, çiyan müktesebattı
Kertenkeleler monitördü
Bilgisayar çağı müjdeydi
Pitonla bazı tokuşurdu
Ekran görüntüm bozulurdu
Çöl gecesi başka güzeldi
Mehtaba da çıkılmaz mıydı?
Göğün resmedildiği andı
Soğuk korkunç olurdu gerçi
Isı farkı had safhadaydı
Faslı şahane de olmazdı
Dirimsel ritmi belirlerdi
Yaşam tekdüze sayılırdı
Ruhaysa dinginlik verirdi
Maddenin anlamı yiterdi
İhtiyaçlar dipsiz değildi
Ortam nefse hitap etmezdi
Küçük hesaplar hiç geçmezdi
Kudret helvası emsaliydi
Yaşanan bir vecd haliydi
Yaşamak mı, mücadeleydi
Kuşku yok ki, umulurdu da
Ümit bazen dağın ardıydı
Hayat ve ölüm iç içeydi
Kendi kendini yinelerdi ortam
İnsan kâinatta noktaydı
Kum zerresi semboldü burda
İzafiyet, zafiyet birdi.


-3-

Timbuktu ***dı
Kütüphaneler göz alırdı
Ki bu, çöle düşen bir nurdu
İtalyan, Roma peşindeydi
"Mare nostrum" hayalleriydi
Gelen, kum fırtınası mıydı?
Kolonyal bir kasırga mıydı?
Osmanlı ki; izi derindi
Tobruk ve Derne ateşindi
Uygarlık bir imtihandaydı
Ne ki, şartlar oluşmamıştı
Ömer Muhtar çöl arslanıydı
Emperyal ruha direnirdi
Öyle ki, harbi mücahiddi
Harp teknikleri muteberdi
Kum tepeleri bariyerdi
Düşman ki, çöle çekilirdi
Dizginler birden boşalırdı
Asırlara bedel günlerdi
Anthony Quinn anılardı
Mazinin sesi, nefesiydi
Seksenler yazdın mı dizeydi
Gençlik filmleri revaçtaydı
"Sahara" bunlardan biriydi
Brooke Shields’im gizemliydi
İzlerken insan hoş olurdu
Ennio Moricone ezgiydi
Dinlerken sarhoş olunurdu
Bir başka aşk beklerdi sizi
Fizik alemin dışındaydı
Zihni boşluğuna alırdık
Hayat gizlerle dopdoluydu,
Gökkuşağının izleriydi.


L.T.