"Söyleme..." isimli şiir 2.9.2019 12:57:52 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Sen, dört harfli bir sürgün söyle.. Ben, soluğumdaki boşlukları doldurayım. Kelimelerin üşüyen parmaklarını, ısıt... Bir devrik cümlende olsa, söyle!... Ayazları söyle, üşüsemde. Yanına türkü söyle, düş söyle, bir sıcak gülüş söyle soframa... Seni hangi harfin çaldığını, o harfle başlayan biten, ne varsa söyle!.. Öznemi boyadığım duvarı, siyahı... Odamdaki, cebimdeki, ruhumdaki dağınıklığı... Damarlarımda yatıp kalkan kırmızının, kanımın misafiriyken, nasıl taşınıp gittiğini söyle!... Pıhtılaşmış duygunun, nasıl kanadığını... Gözlerime tırmanmadan, sessiz haflerimden nasıl düştüğünü...
Sen giderken, bende kalan sağ elinin içindeki nikotin kokusunun, benim solumda nasıl gül açtığınıda, sen söyle !... Uzaklara doğurduğum cümleler , hangi şiire yada hikayeye emekler.. Sözsüz, dilsiz hangi mısra büyütür, eksik birer senleri... İncinirmi, kırılınca kırılışlar... sarılırmı baharıma yine çirkin, alaylı bir inciniş söyle!...
Dar kapılarını, kapalı zamanlarını söyle!.. Kırlangıcımın el yazısındaki en son kelimenin üstünü örten külün, yangından çaresizce kaçışını söyle!... kül, korkarmıydı yangından... Dar ağaçlarının sustuğu bir zamanda, çiçeklenen idamların asmaya adam değil, baharı vermeye insan aradıklarını, söyle!... Parmaklarında esaretteki kuşların, aslında gelecekden çalınmış, daha çizilmemiş, daha doğmamış bir ressamın, rüyasındaki yanlız kanatlar olduğunu söyle!... Yanıpta kendini külünden yaratanlara, bir yangın yeri söyle! Bir tarih söyle ölüşüme!.
Dur! istanbulu söyle!.. Bir balığın agzından düşüpte, denize saçılan mavinin tutsaklığını.. Gökyüzüne kapatılmış tüm kuşların, Bir körebeyle gözleri bağlanıp, özgürlük terasından aşağı nasıl itildiklerini.. Saçlarımı kestiklerinde, kırmızı kurdelamın hangi ayrılığın, gülüşüne bağlandığını... Kiraz agacımı sökdüklerinde yerinden, gölgesinin nasıl kimliksiz kaldığını...
Saklanbacımda onbirden sonrasını saymayı her unutuşumda, nereye saklandığını söyle!! Dar kapılarını, kapalı zamanlarını söyle!... Duvar kağıdının üstündeki, güneş desenini neden üşüdüğünü.. Uçurtmaların kuyruğuna bağladığım, umutlarımın neden uçmadığını... Tozlanmış yarınımı her silkeleyişimde, dünün neden dökülmediğini söyle!.... Söyle!
söyleki daha hiç doğmamış ressamın, rüyası ölsün.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.