"Turnalar Ve Fethi Abi" isimli şiir 30.7.2022 11:05:56 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Sarı saçlı kadınlara sevdalanmayı bilmiyorduk henüz o zamanlar.
Ne desem bilmiyorum Fethi abim.
İnsan
sevdası kadar mahzunlaşıyormuş meğer.
Ve geriye kalan
Tahtaları çürümüş bir masada
bayat bir çay içerken yapayalnız ,
yanmakmış sırılsıklam.
Gerisi yalan...
İnce bir İstanbul yağmurunun altında
Bir elin cebinde
Bir çocuğu sever gibi diğer elin.
Ve bu insanlar Fethiciğim,
Bu otobüs dolusu,
Gün yorgunu insanlar ;
Bir nehirde akar gibi
Yatağını arayan su gibi
Senin gibi, benim gibi nereye giderler böyle?
Ve Fethi abi bağışla
Bir vedayı bile sana çok görmemi,
Kapılarda bekletmemi seni,
Bir yol tutarken adımların,
Acı hatıraları bir yaprak kağıda sığdırıp,
sana postalamamı hatırlatma bana.
Ve ıslanırken
Ümraniye'nin herhangi bir bankında o zamanlar sen,
bu şiiri geç kalmış bir özür olarak kabul et.
Affet...
Otobüs garları hüzün kokar .
Her gidiş bir ömrün tükenmişliği gibidir.
Otobüs camları ayrılığın aynasıdır kardeşim.
Sırtın dayalıdır şimdi senin
duvarına bir gecekondunun.
Ve okullar
Ve çocuk şarkıları
Kuş cıvıltıları özgürlüğün nefesidir.
Ve aç kalmış bir çocuğun hıçkırığı içindir tüm kavgamız,
Kavgamız var olma sebebimizdir.
Bilirsin.
Mahalle maçları,
Çocukluk oyunları ve komşular .
Ve ikindiye kadar tutabildiğimiz oruçlar ,
O kadar uzak ki artık Fethi abi.
Bayramlık ayakkabılarımızı birbirimize gösterir,
daracık sokaklarda yürürdük afili.
Ve o sokaklar yok artık,
Yıkıp sağını solunu,
Hiçbir çocuğun ortasından yürüyemediği
Asfalt dökmüşler ayakizlerimize.
Sonra sen pılını pırtını toplayıp
diğer mahalleye taşındın zamansız.
Fırça saçlı, kalın dudaklı kardeşim benim.
Sen gittiğin gün ben büyüdüm.
Ve o günden sonra
hiçbir bayram
ayakkabı almadım kendime Fethiciğim.
Utandım
caddelerde yeni ayakkabılarla afili yürümekten.
Ah Fethi abi
Bilsen ne çok benzedim sonbaharlara .
Dalından düşen yapraklara,
Kördüğüm hıçkırıklara ,
Yarım kalıp bitmeyen sevdalara.
Damla damla tükenen nehirlere
Ve en çok ta
Sana...
Senden sonra
Kavgalara bulaştım yapayalnız.
Dayak yedim,
Kadınlar sevdim,
Kederlendim.
İklim iklim dolaştım sonra.
Köy köy, kasaba kasaba aradım çocukluğumuzu.
Sonra mavisini yitirmiş bir denizin kıyısında oturup,
bütün gemileri yanan
mağlup bir korsan gibi
denize karşı hüngür hüngür ağladım.
Şehrin sarı ışıklarından gizledim yüzümü,
Dalgalara karıştı gözyaşlarım.
.....
Issız bir ormanda
tabutum olacak ağacı buldum Fethi abi.
Ve bir yağmur gecesi
Turnaların terkettiği bir kentin
en büyük meydanında
sırtımı dayadım sırılsıklam kaldırımlara.
Her bayram öncesi
kucağında yeni elbiseleriyle uyuyan
ülkemin çocuklarını düşündüm öylece.
Ve sana hep kısa gelen
ter kokulu
Siyah-beyaz formanı astım bulutların sırtına
kardeşim benim. Ben de En güzel düşlerimi bırakıp tüm çocuklara taşınmayı düşünüyorum buralardan. Tadı kalmadı bu mahallenin senden sonra
Ve düşlüyorum abi boylu boyunca. Sahil boyu yollar kalabalık, bir limana götürüyor beni ayaklarım. Senin elinde kırgın bir menekşe , yine gözlüğünü unutmuşsun bir yerlerde . Titreyen ellerinle bir sigara yakıyorsun. Dumanı kaçıyor gözlerine uzak bir dağın. Ve hala mevsimlerden yazı seviyorsun, Çocuklar üşümesinler diye.
Ah güzel abim benim Bu gemi nereye gider? Sen bilirsin öyle şeyleri, Meraklısındır yani,
kaçırmazdın seferleri. Çocukluğumuza uğrar mı dersin günün birinde?
Turnalar diyorum Fethi abi. Turnalar gittiler. Turnalar denizaşırı, gün yorgunu kanatlarıyla , beni buralarda öylece bırakıp , göğe çivili bakışlarla... Bulutlarla ... bir avuç gökyüzümüzü ve seni alarak. Kanatlandılar...