"İstanbul" isimli şiir 15.7.2020 23:35:15 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Şiire başlamdan Önce bir not;sarık cüppeye bürünmüş zangoçlar derken birilerine ve inancları gereği yaptıklarını yadırgamadım hakaret etmedim yada küçük görmedim.anlatmak istediğim gerçeği saklayan insanları yanıltan içi ve dışı başka ama kendi farklı gösteren insan tipidir .yaptıklarını sorgulamaları gerektiğine inansamda Sarık takanında zangoçlarında başımın üstünde yeri vardır.
İstanbul çok değişmişti. Sarık ve cüppeye bürünmüş zangoçların ellerinde dilmürde Sadece mimarisiyle mütedeyyin Çağın çarpık fikilerinin tarafı yapıp yuttuğu yalnızlaştırıp kustuğu İnancsız ederek burktuğu İnsanlar sanki bir şehir Ve artık istanbul o şehrin kalabalıkları arasında büyülü bakışlarıyla sokak sokak kaderini değiştirecek olanı arayan bir derviş üsküdar yılgın, Sultanahmet kimseye söyleyemediği müjdelerin kollarında sevinç Bende susarak sokaklarda gezinen ölü beyinlerin içinden geçip geçip bir yorgunluğu örüyorum kalbime şehrin yazgısına ağlarken ; telaşların ve korkuların mastırını yapıyorum bir şehrin yalnızlığı ile
Neyse maviydi gökyüzü beyazdı bulutlar istabulda martılardan başka yaşayan yoktu be dostum ki koca istanbul oda asaleti yere batırılmış deniz utanıyordu kendinden insanlar böcekti sanki denizin kanını emen kumsallar kara kara düşünüyor nasıl terk ederim bu şehri derken! gökyüzü burgu burgu acılarla cekiliyor içine ki sizden utanan bir denizin içine neden giriyorsunuz der gibi iklim iklim saniye saniye tutuşuyor güzel kelimler güneşli güzel günler büyük ümitler nekadar sırtlansada camiler ve türbelerle huzuru hı ın velhasılı no hep yıkkın çökmüş, kalmış yaşanmayacak- cok yabancı türbelerden ve camilerden başka her şey yabancı. Kalabalık bütün büyüleri geri teptireçek bir sadelikte kocaman bir canavarın ağzında ki bir koro gibi ho ho hooooo deli bu insanlar deli şaşırmış benden ala ki pehhh pehhh içimde sonbahar, kırmızı tuğlalarla örülmüş binaların üstüden bütün sözlerim yapraklar gibi dökülüyordu asfaltın üstüne aksiyona bak genede her yer ve her şey yabancı insan yaşadığı şehre yabancılaştımı artık kendine ve herkese yabancı oluyormuş kocaman şehrin ortasında duran yalnızlık sanki bir yanılgı bir mezarlıkları sahici ağırbaşlılığını yitirmemiş gülmeyen -kendi halinde deli bilmez akıllı bilmez ırk seçmez ten seçmez karaçalmaz şairin dediği gibi yalnız hüznü var ve öylece orta yerde.. Tuhaftır istanbulda bir mezarlık olmaya özenmişimdir hep imrenmişimdir mezarlıklara binlerce hayatın konukluğunu yapmak ama dipridi ayakta kalmak hepsini bağrında taşımak anlamlı bakışlarıyla aşktan meşkten uzak derin huzurla çalkalanmak konuşmadan etmeden sakin bir rüzgarın serinliğine karışıp tevekkül içinde sabırlı son söz gibi durmak hatta bir kadın düşlemiştim mezarlıklar gibi dırdırsız varlığı antika bir masa sözleri kuş cıvıltıları gözleri lıkır lıkır cennet şarabı dudakları kadehim heybeti yıllanmış bir hasretle yıkanmış ama artık sarıklı bir taştım içimde taştan bir sandık yüreğim
bundan sonrasını ürküten bir ezgi gibiydi aldı kucaklarına ak güneşin aydınlığı altında yeşil yaprak gülümsedi rüzgarın tenha dudaklarıyla Taşkın sülar
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.