"Çocukluğumun unutamadığım yaz akşamları" isimli şiir 5.3.2019 11:52:32 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ÇOCUKLUĞUMUN YAZ AKŞAMLARI 1- Bizim sürü koyunumuz (100-150),5-6 ineğimiz vardı. Mandamız yoktu.. Sağımlık maldan yana. Bizim oralar, kuru kırsal olduğundan suyu çok seven mandaya göre değilmiş. Komşu köy Kuluncak’ta Temir Dayının bir çift koşumluk camızı vardı. Bizim köyün Göller Mevkiine getirir yayardı. Biz çocuklar görmeye giderdik. Hele koca gövdeleriyle Kanlı Gölde yüzmelerine bayılırdık. Camus (camız. )ilk kez görmüş oluyorduk.
Sözlükteki tanıma göre ‘ manda’ geviş getiren, çift tırnaklılardan su aygırı’dır. Halk dilinde camus, kömüş dendiğini de herkes bilir.
80 lik Temir Dayı, Temir dede, “Bunlar benim canlarımdır, canlarım” der Göle nereden gireceklerini bilirdi.
‘Kanlı Göl' adı üstünde kanlı, belalı… Alttan yüzlerce milli gözeneklerden çıkan buz gibi soğuk suyu olan, göl. Orta kısımda üç büyük su adası, etrafı bataklık, kamış. Yaklaşmak ne mümkün. Biz değil kimse giremezdi.
Yaz ayları göçmen kuşların yaylak yeriydi çevredeki diğer gölet ve bataklık çayırlarla. Kurbağaların yaz kış mekanıydı oralar. Haziran –Ağustos arası akşam konserleriyle, düğün dernek şenlikleriyle Göller Mevkii çınlardı. Köyün en bitek semti olduğundan yaz kış İnsanı geleni gideni eksik olmazdı Göllerin Bahar aylarından itibaren koyun sürüsüne, sığıra yasaklanırdı. Kuzu koru yeriydi koca semt. Oralarda kuzu yaydığım çocukluk günlerin özlemini çekerim,hala Hem hayallerimin hem rüyalarımın süsüdür anılarıyla Göller'imiz. Köyüme gittiğimde mutlaka uğrar çiçeklerini koklar, teresinden, kuzukulağından daha nice yeneceğini bildiklerimden yemenin keyfini yaşar... Ekibim varsa piknik etmişimdir çoğu kez... Offf of!.. Neyse!!.. 2- 10-12 yaşlarında çocuklarız... Kuzularımızın boyunlarındaki zil çan sesleri, çoban flüt (düllü), kurbağa, üveyik kuşunun hele yazböcekleri (cırcır)… daha nicesinin seslerinin karışımını düşüne biliyor musunuz. Doğa dile gelmiştir... Her canlı kendi dilince müzik korosuna katıldığığı çok sesli bir yaz konseri sunumundayız!.. Hele ay ışığıyla aydınlanmış yeriyle göğü ile doğa… Göz kırpan kıpır kıpır yıldızlarla süslenmiş orta yerde dolunay'ın tüm güzelliği ile şavkıdığı buğulu, hale tülüne bürünmüş gökyüzüyle büyülenmemek mümkün mü.. Doğa bunca gizemli güzelliğini sunmuşken... İnsan sesleriyle, eli kulağa atmışların türküleriyle oluşan bu muhteşem yaz konserini keyfini hiç bir yerde hiç bir ortamda yaşamak olası değil bencileyin. Yetmişliğim (74), nice konserlerde nice tavernalarda, düğünlerde bulunmuşum hiç birinde doğanın ruhuma sinmiş o gizemli özlemli keyfine hazzın algılayamadım. 3- Bu büyüleyici ortamın güzelliğine karşın yine de gözlerimiz tam karşıda bulunan köy evlerinin cılız umut ve bereket ışıklarında olur. Hangi evlerin, kimlerin ışığı erken, kimlerin geç söner, bilirdik. Geç sönenleri daha çok severdik. Çünkü görünen ışıklar bizim yani dokuz on yaşlarındaki bizler için cesaret ve güç kaynaklarıydı köy evlerinin ışıkları… O duyguyu yaxamış olanlar bilir… Evleri bölüşür, bir birimize takılırdık. Bakalım kimin ışığı daha geç sönecek... Çıra denen ya da bir kaç evde olsa da petrol lambası ışığında akşam sütü kaynatılır, çökelik, peynir işleriyle uğraşır kadınlarımız... Veli giller en erkencilerdi. Hanım Halanın, Gozze Ananın, Çiçek Gelinin Yeto Hatunun ışıkları en sona kalanlardı. He analarım he!!!...
Onlar bizim güç kaynaklarımızdı. Çok sevinir, çok severdik...
Devam edecek
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.