Web Zaman Damgası

Bıçak ve Dilim

Sır değil,
Bir gerçek var...
Esnek,
Karanlık, çıplak,
Saklanmayı becereceğiz,
Eğer sen kendini kurban edersen.
Kurban etmenin ne olduğunu biliyorsun.
Ateş,
Kendi alevimizi yaratmalıyız,
Birlikte,
Onları kendimize fazlasıyla yakın tutmalıyız.
Çünkü özgürlük bir alevdir...
Ve havaya göre daha az oduna ihtiyaç duyduğumuzdan
Kendini yaratabilen bir hava
Biz kendimiz içeriden,
Gırtlaklarımızla,
Yakmalıyız ateşi...
Bu ihtiyaç, sızıntı, gerçek,
Kendi içinde...
Sen oluyorlar.
Sen, anlaşılmazlık oluyorsun.
Bilge olanın öfkesi,
İhtiyacın olan bu
Sadece ihtiyacın olan var.
Zamana tutunmalısın,
Tutun zamana...
Kalanında bir yüzleşme yaşamayacaksın,
Tutun zamana...
Hepsini unut, her şeyi sil.
Gelecek yok,
Bir kimliğin yok,
Sen hiçbir şeysin...
Kimlik *oktur...
Değeri olan tek şey,
İçi saf özgürlük dolu olan bir cebi,
Açabilmek sadece, yapabildiğinde....
Yabani otlardan bir tarla,
Dışarıda,
Tarla büyüyor,
Kalplerin ve kafataslarının üzerinde.
İşte kalacak olan bu...
Yaşadığın liyakate o sahip işte.
Görüyor musun?
Orada, hiçbir şey için doğmadın.
Oradasın,
Ayakta duran bir bıçak gibi,
Bir dilimi kesen bir jilet gibi.
Orada, bir ihtiyacın var,
O ihtiyacı takip ettiğinde,
Bir klon olmadığını anlayacaksın.
Bir ihtiyaç...
Varolma ihtiyacı...
İşte bu tutunmak zorunda olduğun şey.
Bıçağın kayıp gitmesine izin verme!
Körelme,
Profillenme,
İmtiyazlar yapma...
Hayatta imtiyaz yok.
Yaşıyorsun.
Bu hayatı açmalısın.
Açık tutmalısın,
Bir kapı gibi.
Omuzlarının arasında
O zaman sök menteşelerini,
Aç kafesini,
Çıkar omuzlarını,
Aç aç...
Şimdi, tekno bir kozanın içinde gömülmüşsün.
Tüm dönüşümün fiber optik kablodan yapılmış,
Sana el sallıyor.
Sinirlerin,
Fısıldayan, etkileşen bir kod yazıyor,
Etin bir rakam,
Konuştuğunu düşünüyorsun ama alıntı yapıyorsun,
Konuştukça benim şifremi çözdüğünü sanıyorsun.
Boğazın,
Lakırdılarını yayan bir çift blue tooth hoparlörden başka bir şey değil.
Elin ekranın,
Parmakların uygulamaların.
Kendini doğuruyorsun,
Bir ağlama ya da buruşma olmadan.
Kütlenin tatlılığında,
Kimi sevdiğini bilmiyorsun,
Kim olduğunu bilmiyorsun,
Ne gördüğünü bilmiyorsun...