Web Zaman Damgası

PENCEREMDE BİR SERÇE

PENCEREMDE BİR SERÇE
Kara taşların arasında,
Camı çatlak ve kirli,
Demirleri paslı,
Küçük bir pencere,
Sanki,
Dışarıdan bana göz kırpan,
Hürriyet ananın göz bebekleri!
Yaklaşıyorum bende ona, göz kırpıyorum sevinçle.
Hava yağmurlu ve gök gürlüyor.
Acımı çakıyorum,
Gök gürültüsüne.
Gözyaşlarımı gömüyor um,
Yağmur damlalarına.
O anda,
Bir serçe konuyor
Pencerenin demirine.
Bir hasretten bir yardan bir haber getirir ümidiyle,
Bir sevgiye, bir taze ekmeğe,
Bir tebessüme acıkmış,
Bakıyorum,
O minnacık gözlerine
Serçenin!..

Ve bulutların arasından,
Akıp giden şimşeklerin,
Yanıp sönen kıvılcımları,
Kamaştırırken gözlerimi,
Aklımdan geçenleri üflüyorum
Serçenin kanatlarına
Biliyorum,
Biraz sonra uçup gidecek,
Hürriyetin maviliklerine.
Ben yine bu karanlıkta
Hayallerimle baş başa kalacağım.
Ve uzun uzun bakacağım
Serçenin arkasından
Ve dua edeceğim
Kanatlarına üflediklerimi
Yerine ulaştırsın diye!

Akşamı bekleyeceğim,
Güneş yavaş yavaş batarken ufukta,
Resimler çizeceğim,
Al yazmalı gelin resimleri,
Güneş renginde,
Güneşin üzerine!

Yine sabah olacak.
Koşacağım,
Kara taşların arasında,
Camı çatlak ve kirli, demirleri paslı,
Pencereme.
Güneş doğarken bu sefer
O serçenin resmini çizeceğim
Yüreğimin üstüne!..
Yusuf Yılmaz