"Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları" isimli şiir 20.12.2024 18:44:39 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
İnsanlar Dünyası 1. Kadın !... Bir zamanlar susmak, Kadınların konuşma diliydi Söyleyecekleri ya gözlerinde ya da yüreklerinde gizliydi . Tek savunma silahları, Yumruk yapmaya kıyamadıkları elleriydi Sığınabilecekleri biricik mekân, Ya mezar ya da ana baba evleriydi . Parantez içi (Kadınların korkuları şarkı, hıçkırıkları çağrıdır kıyamete.) . Papatya yürekli adama (!)... (seviyor/sevmiyor) Karnını yurt bileceksin, memesinden süt emeceksin Kucağında ağlamayı keseceksin, aşık olup kalbine gireceksin İşine gelince seveceksin, Gelmeyince ya dövecek ya kovacak ya da vuracaksın . Biz buna " Kadına Şiddet" diyoruz Parantez içi (Sen ne zaman Adam olacaksın? Yapma !...)
2. Ah bu Dünya !... Camlar kırılır sesten durulmaz Canlar kırılır hiç ses duyulmaz . Parantez içi (Ki insan yaprak yaprak dökülen umut ağacıdır.) . Nereye baksam her yer keder rengi, içimiz kül yığını (Yanmadan kim kül olmuş ki.) Unutmayı unutan herkesin bir yangını var, Kustukça sönen sustukça yanan Ya içine attıklarından, ya da içinden atamadıklarından . Biz buna "Dert Adamı Çürütür" diyoruz Parantez içi (Sık sık konuşmak gerek vakti gelince, Zira susmaya bol bol zaman olacak ölünce.)
3. Saklandığı yerde unutulmuş bir sokak çocuğuyum ben Hangi bankta sabahlasam Üşüyen sokak lambaları misali Direnirim gecenin ayazına, soğuk benim yurdum Ne bir eve sığabilirim ne de koca bir kente Yaşamın ayak dibinde küçük bir damla olurum, Bir anne yüreği düşler içinde uyurum . Yine de seviyorum Dünyayı, Yaşamak her gün canıma okusa da besbeter Diken mi kaldı batmadık, ah bu yalın ayak yürümeler Olsun !... Biliyorum bir yerlerde bir gül var, Hayalimdeki kokusu da yeter . Biz buna "Şükür" diyoruz Parantez içi (Bazıları hayatı eksile eksile öğrenir Yaşamak kudretiyle doldurur tüm boşluklarını.)
4. Ben !... Annem...! Babam !... ve Çocuk !... . Salıncaklardan mutlu çocuk kahkahaları, Ağaçlardan kuş sesleri toplarım Rüzgârla uçup gitmesinler diye Çocuk yüreklerinde uyuyan masallar biriktiririm, Unutulup yitmesinler diye . Masal var mıdır içinde çocuk olmayan? Varsa biz buna "Büyüklere Masallar" diyoruz . Yoktur çocuk olupta gökkuşağına kanmayan Gülünce yedi renk açardı yüzünde bahar, Lunaparka benzerdi benim babam . Babam tomurcuklandığım dalımdı, Dağlara baş eğmeyen yanımdı Gurbet kokardı, annemse memleket kokardı . Kuşlara edebiyat öğretmenliği yapan bir kadındı annem Balkondaki ipe çamaşır sermek yerine Mahallemizin serçeleri okuyup kültürlensin diye şiirler asardı . Tüm anneler gibi annemin de Bi kaç bin karatlık yüreği vardı Ne zaman kardeşim balkondan sarksa Ellerinden önce gözleriyle tutardı Kardeşim ne zaman salıncaktan düşecek olsa önce başörtüsü uçardı . Parantez içi (Bütün sevgileri topladım, Tek bir anne sevgisi kadar bile olduramadım. Hayatımdaki bütün boşlukları doldurdum Tek bir baba boşluğunu dolduramadım.)
Nesneler Dünyası 5. Parantez içi (Gül de sevinir kokarken.) Su da yorulur akarken !... Hele bir de doğduğundan beri uyumamışsa, Başını taştan taşa vurmuşsa Parantez içi (Nehir: Dünyanın en uzun sürüngeni.) . Buzullar... Taş gibi dururken kalptekiler, Damla damla eriyor kutuptakiler . Biz buna "Küresel Isınma" diyoruz Demek ki Su da ağlar !... ateşi düşsün diye . Parantez içi (Ateşe tapmayan heykeller yaptım sudan, Hepsi de deniz ruhlular. Bu devran böyle sürüp gitmez, Sonsuz değildir uçurumun da dibi var. - Su ve Dinazorlar Tarihi.) Gün gelir şafak sökemez kör düğümünü
Asi bir konar göçerdir dalında her yaprak Bir gün saat intiharı çeyrek geçer, Sarı sıcak bir Eylül'de kucak açar toprak Sarılıp bir güz yeline yeni yurduna göçer yaprak . Kuru bir dala gözyaşı olun, ama Yeşile düşman bahçıvan olmayın . Parantez içi (Mesela İstanbul’u önce Boğaz’ından yaraladılar.) . Göğe inancını yitirmesin kuşlar, mülkünü kirletmeyin, ağaçları kanatmayın !... Bir umuttur serçe sesi, simsiyah bulutların çöreklendiği gökyüzünde Göz yeşili ormanlar yerine, Beton ormanlar yaratarak Gökyüzü çocuklarına konacak dal aratmayın !... Mavisini yok edip martıları ağlatmayın !... . Parantez içi (Çocuklar ve Kuşlar; biri göğün yaramazı, biri yerin. Hep merak etmişimdir, yapraklar neden serçeler gibi tez canlı telaşlıdır, onlara benzer?)
Duygular Dünyası 6. Misafir gelipte yatsın diye naftalinleyip bekletilen yorgan gibiyim, henüz kimse örtmedi beni üstüne Parantez içi( Ne olur Tanrım bu durumu hiç kimseye söyleme.) . Daha sonraları medeni durum... Parantez içi (Üşürüm...! ey sevgili ne olur aklından çıkarma beni. Ve bütün ıhlamurlar sen kokar.) Şekline evrildi. Ve... . Ne ilk ne de son kabustu gördüğümüz, Yine de dağlara hiç baş eğmedik Kana kana içip yaşarken öldüğümüz, Kızılcık şerbeti dolu bir kâseydik Ne mezar taşı vardı, ne toprak ne de kemik, Kazma küreksiz nicelerini gömdüğümüz İki yüreğimiz vardı, sırçadan incecik . Parantez içi (Yani biz birbirine sığınmış iki yürektik Tek taşla duvar örülmez dedik, taşa sevgi ektik.) Buna da "Aşk" diyoruz Parantez içi (Aşk su arayan ateştir. Bütün sevgiler, siyaha inat beyaz olmalı, kirletilmemeli.)
7. Büyüdük, çocukluğumuzu yedi kat yerin dibine gömdük Parantez içi (İlk cinayetimiz.) Açtık pencereyi, içeri karanlık doluştu ve düş bitti Yer açtıkça günahlarımıza, İçimizdeki o merhametli güzel çocuklar gitti Şimdi alacakaranlık kuşağı, Büyümenin şeytanlığı çocuk masumiyetini mağlup etti . Yarattığımız cehennemde yanıyor, Savaşlarda anası ağlayanların çocukları Yarattığımız cennette oynuyor, Savaşlara silah sağlayanların çocukları . Parantez içi (Ah şimdi beyaz kanatlı bir güvercin olacaktım ki.) Göğü bilmeyen serçe, deniz değmeyen balık mı olur? . Gerçi çocuk olursun bir emzik boyu yaşamadan kıyarlar Balık olursun pul pul, çiçek olursun yaprak yaprak yolarlar Serçe olursun kanatlarını kırarlar . Biz buna "Adaletin bu mu Dünya" diyoruz . Mesela bazıları yaralı kuşağın çocukları olarak Dünya'ya geldiler Üzerlerine yağmurdan çok mermi yağdı Yaralarından çok etrafları sarıldı Yaralarından çok kimlikleri soruldu Ateşi sadece cehennem ateşi olarak bildiler Yaralarından soyunamadan öldüler
Bilmezsiniz...! Parantez içi (Belki de bilirsiniz.) . Bizim harabeye dönmüş kentlerimizde, Balıkçı ağlarında yaşanan can pazarı misali Her gün can pazarları yaşanır, Ölüm koroları hiç susmaz Kese kağıdı değildir patlayan, Metal kuşlardan bombalar yağar Göğümüzde serçeler uçmaz. Demir leblebiler gezinir içimizde, Kan göllerimizde nilüferler açmaz Biz her şeyimizden vaz geçeriz de ölüm bizden hiç geçmez . Her şey eksilir de, Bir tek ölüm eksilmez evimizden Tüm sevdiklerimizi, birer birer alır elimizden . Parantez içi (Oysa enkazda bile güller açardı yeniden, Tutulsaydı mis kokulu bir bebeğin ellerinden.)
Özgürlük şarkısı söyleyen Filistin Halkına Kurşun yağdıran askere çağrımdır: Hangi çocuk sapanıyla bir asker vurabilir ki Kurşun bir çocuğun cesaretini ne kadar kırabilir ki . Parantez içi (Bırak aksın silme gözyaşını çocuk Belki böyle deniz oluruz, deryada köpük.)
8. Duasız şiir mi olur !... Dua ki gönüllere umut eken, Huzur veren yürekteki derinlik Samimi bir sığınış, iç döküş, boyun büküş Dertlere en büyük teselli, Acz içindeki ruhlara en büyük serinlik . Parantez içi (Dünyanın kirini yıkamak için, Ne çokça yağmura, ne doluya ne de kara Sadece inançlı, vicdanlı insanlara İhtiyaç var !... . Duaya durmuş ağaçlar misali açtım ellerimi göğe, kurdum saati umuda.)
Ve Yaşamın Son Evresi 9. Yaşlanmak kötü şey evlat...! Yaş ilerledikçe ot bürümüş, Bakımsız meçhul mezarlar gibidir yüreğin Daha yaşarken bayramdan bayrama hatırlanan ölülere dönersin Artık üvey evlatsın bu Dünyada Herkesin gözüne batarsın teli çıkmış şemsiye misali Yedi sülalen yük sayar seni Yatalak olup altına kaçırırsın, Takma dişlerini unutursun bardakta Torunlarından bi güzel dayak yersin . Her an dört gözle ölümü beklersin Derin bir yutkunma, derin bir iç çekiş, ah edişle şöyle bir maziye bakar, Tanrım ne olur nefes alma yükünden kurtar beni...! Nerde kaldı bu ecel dersin...! . Böylece parantez kapanır. . Ama bu şiirin parantezi kapanmaz Aç parantez (Şayet bir toplum yaşlıları ile bağını keserse Biz buna ‘Kendi bindiği dalı kesme.’ diyoruz. Ve onlara yeterince sevgi, saygı, ilgi ve alaka bekliyoruz.)