"-Korkudan mı titriyordum..." isimli şiir 13.11.2018 01:14:38 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
her tarafımın çok kötü mü kötü ağrıyıp da döküldüğü bu yaşamımda ki en kahredici geceydi türlü çaresizlik içinde yandığım feleğin çemberinin keskin yanına takıla takıla yıpranışta da çökmüştü takatsizlikte bedenim yüreğime dokundukça kaçıyordum öz benliğimden ne haklı bir tek çarem vardı ne de bu kördüğümü çözebilecek güzel bir hasletim
bir şeyler nedense hep tersyüz oluyordu dimağımda yoksa davranışım ile bakış açım mı haksızdı da ”neydi ki benim suçum yüceler yücesi Allah’ım” biz mi ters kaldık yoksa nefisimiz mi sapıttı bu denli tamahkarlıkta nedir ki bu fani yaşamda yoksa aç gözlü kusurlarımız mı fazla ki uyum sağlayamadık sana neler oluyor ki bana korkudan mı titriyorum sana ne oldu ki sende titriyorsun ya siz niçin titrediniz ki bu kof içimiz dışımızla yoksa kışımı yaşıyoruz biz bu ağustos sıcağında
direndim kaderime son bir gayretle her düşen gibi sen doğrulamayınca ben senin de yerine direndim buz gibiydi yüreğin o don gözlerinle ellerin ellerime sığındıkça anlıyordum birilerinin vebalini çektiğimi sağlık olsun
her yana dağılmış olan bu yaşantımıza acıyla baktım daldan dala uçan yüreğimizi de topladım sessizliğin sesini avaz avaz kim açmışsa ben kapattım sen iyi bilirsin ki haydan gelenin illa ki huya gittiğini günahlarımızın doğurduğu o iblis bilmecesini gel de kurtar diyerekten canı gönülle seni kucakladım o aşkla kucaklaştık
doğanın sunduğu bu yaşamın arkasında verdiğimiz söz vardı
vicdanımızın içine o berrak kurallarını sardık yasaklara özlemi bırakarak geçici olmalıydı bu yaşam takılışta kalmadan sonun da anladım ki hep şükür çıkmalıydı her bir ağızdan kir karası günahlarımı tövbe tövbe dökünce bedenden gönlüm altın sarısı pamuk gibi deniz kumuna dönmüştü o an bir hu sıvandı paslı dilime girdi gönül avuçlarımın en mi en enginlerine
o anımızı da bir hazine gibi kalbimizde sakladık yolumuzu ve yordamımızı da kararlaştırdık çok mu çok tez bulmalıydık o kızıl elmayı çokta çok istiyordum seninle o ihlas denizine girmeyi
ama ilk önce nefsimizi gömmeliydik çıkarıp da içimizden iyileşmeliydik olgunlaşmalıydık olgunlaştırmalıydık şeytanın o yağmurlarını dindirtmeliydik bize ulaşa bileceği tüm yollarını kapatarak
seninle o dopdolu mucizeye ah bir kavuşa bilsek bize yetti de arttı bile “Haktan” bu denli ırakta kalmak...
(12.11.2018) AZAP...
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.