Web Zaman Damgası

Göz Ağrısıydın İstanbul

Hülya sandım, meşk sandım
Bu hasrete can attım
Gözlere uyku nakleden
Başka bayır, boğazına hamal
Tanımasaydım seni İstanbul

Dertli İstanbul
Kaçar Fatih evliyaları senden
Şu demir pençeleri
Ruh yakar İstanbul

Hakkın vardı seni görmek
Fatih'in İstanbul'unu
Şu odada nem, sokakta şer
Kımıldanır asır, yak silueti
Nerden tut, yedi tepede yakan ağıt
Yanıyor emanet

İstanbul; hayalet seslerinden
Düşman-ı asır
Fatih'in emaneti İstanbul
Düşman göğsünde yakıyor harput

Çilesiz İstanbul asrında
Hoyrat, düzenbaz arasında
Gelip geçti birazcık asırda
Nemanet saydı, geç asra
Yıkıldı kinden, tufan bu asırda
Seni tutanlar yıktı İstanbul

Görmesin şu gözler Eminönüyü
Eyüp uğramasın sana
Taş örgüsünden başka
Ne İstanbulsun nede göz ağrısı

Taş ocağından pazarı
Paracıktan soyulmuş, yedi fenden
Kaybolan kimyasal hayalet
Bir ucube nasihat, kaybın tahttan
Kulaklara acı dermansın artık

Büyükçekmece'de mahalle
Farkına varmadı İstanbul
Demet sokulmuş kucağına
Çiçeksiz büklüm, konmuş sırlar
Vapurdan vapura, yığınca hasret
Anadolu'dan Avrupa şinesine

Osmanlı'dan eser mi İstanbul
Bulgar köhpesine hazne İstanbul
Şu hırsız, beyhude satılık
Göz ağrısı, kayıp gonca

Sırat vakit, anadolu tellal, marifet seni görmemek
Közde pişmiş kasaba, ömür vermek közde
İstanbul ömür eskitmeyecek
Eskitecek vakit kadar kör

Birisi İstanbul
Hayalet uğruna rüya
Sanar artık dört köşeli ucube
Muhlis, giz aynalı camekan
Eşraf belikli, satır satır deniz kenarları
Beşiktaş oynak paradan
Satılık hicran, deymez bir bir
Tanımadan yedi tepeden geçtik

İstanbul göz ağrısı siluetinden
Aşırlı kayar bir rüya
Tependen siluet bekçisi
Dev kaya altında
Ömür eskittin İstanbul
Ne kaya tutar seni, ne sen kayayı kaldırabilirsin

Fatih'in İstanbul'u
Göz ağrısı sendin, ışığına can
Yüreğine bak edecek
Vakit sefer verecek İstanbul sendin