"ama ben en çok baharın son günlerini severim" isimli şiir 2.5.2018 16:24:42 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ama ben en çok baharın son günlerini severim vuslat ninnileri söyler sabaha kadar çoban yıldızı gece yarısından az sonra hilalin başını dizlerine almış kaç kez , kaç defa saçlarını okşayarak
bir sıcak temasa geçiş düşüne düşmüşler değer önce hasretin kor ateşinden ahlar sıyrılıp yükselir sislerden göklere bin bir rüya bin bir hayal
küsuftan fırlayan bakire bir yıldız platonik duygulara tutulmuş gizli gizli ürperir , parçalanır ,uzaklaşır uçsuz bucaksız bedeni çalkalanır, kırılır iç içe kaç perişan karanlık sanki ermişler göksel bir sevdanın kerevetine
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim fırçasız, çerçevesiz resimlerde renklerle süslenmiş kare kare tabiat ter kokar bir ışık parıldar hafif ve sarı ,mavi gözlü kızın hıçkırıkları sızar bir kapı aralığından umulmadık şeyler fısıldar toprak, ele alındığında pul pul bin türlü rüzgar adına
sarı ,kırmızı, mavi tüyleriyle elma ağacının dallarında ki saka kuşları belki bir gün dönmek umuduyla hiç durmadan ayrılık şarkıları söylerler küme küme
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim eflatun teninde çığlıklar büyür tane tane ,iner şehre aşk duyguları bir değil bin yüreğin sesi ,bir sancı suretinde bütün arzın üzerine kan sıçrar bu yüzden koyu lacivert gecelerden sarı odalarda , sarı fotoğraflar , öyküler boz bulanık
böğürtlenlerin, kekik kokularının, deniz kestanelerinin bestelediği aşk çok şeylerden ibaret aşk öyle bir şey ki ben en çok o tiz sesini severim hıçkırıkları ,çığlıkları ,nisan yağmurlarının imdat seslerini
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim gölgeler köşe başlarında birikmiş parıltılar denize yansımaya yüz tuttuğunda yavaş yavaş artık ne bir peçe kalmış yüzünde güneşin ne de perde kulağa gelen sesler, mor menekşelerin ,kırmızı lalelerin sesi
akşamın son vaktine kadar hep aydınlık olur sokaklar onca kırılmış ümidin ,onca tükenmiş güzelliğin meydanlara inmesi gibi nefesler kesik kesik adeta..bir tek kalpte atması gibi gözden akan yaşlarda sımsıcak bir şeyler var buz kesen yanakları ıslatan sonuca giden basamaklarda yalnızca ,bir başına, kan ter içinde
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim dolunay fırlatırken aşağıya parlak alevden mızraklarını gecenin ölü suskunluğu , yalnızlığın sancısı vururken şehre
istanbul metrosu, varoşları... boğaz baştan başa kıyılarına insan yağar sabaha kadar toprakta et, kemik çıtırtıları açar elini göğe minareler uzar, uzar, uzar da uzar uğrunda ölen güzel kızların ağıtları bulutlara
zaman çentik çentik tükenir yüreklerde renk renk çiçekler açar, süzülür prizmamdan al, yeşil, mor uzun hasret kokar, sıla kokar, sevgi kokar sıtmalı sırtlanlar koşuşur damarlarda biraz daha viran her yer biraz daha yitik
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim dağlardan, çığlardan, sellerden ,çılgın denizlerden bıçak gibi soğuk içine işler etin kemiğin alıp götürür günler, geceler, aldığını vermezler
bir nar ağaç kadar heybetli, bir kuru incir dalı kadar kırılgan en arkalarda kalmış topal bir bulut şehrin üzerinden seke seke geçip giderken ardından hüzünle bir türküyle seslenirim
baharın her vakti kokuydu, suydu, çiçekti giden dünyaydı giden cennetti
*
redfer [ /italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.