"nicedir limon ağaçları çiçek açmıyor buralarda" isimli şiir 22.4.2018 11:16:45 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
ne mecnunca yürüyüş bitti ne leylaca adımlar kesildi bu çölde her gün bir nevi yalvarışların çok başka türlüsüydü bütün ahengimi kaybedip kaç kere uçurumlarına düştüğüm bilir misin ölümün simsiyah olduğunu siyah bir sayfada daha da siyah bir mürekkeple yazıldığını
bilir misin bir cennet sonrasını , bir cehennem öncesini portakal yaprakları kokusunu ay ışığında rüzgara bırakınca ateşli sancılar damarlarda dolaşır ya siyahtan maviye yağan o eski yağmuru lacivertten griye dönüşen günahın kokusunu
*
bilir misin gölgeleri kaybolmuş mabetlerin içinde ki gizli dünyayı binlerce yıl aynı kalıba bürünen insanların yontularda saklı zaaflarını başkalarının giremediği ışıksız şafakları sadece ayrıcalıklı olanların yürüyebileceği ufukları güneşten karanlığa, aşikardan esrara sinelerin derununa dokunan kırılgan vaktin temasını ,sesini sonsuzluğa düşen nehrin suyunu alevini ateşini kan kırmızısını
*
Bilir misin ruhun semasından inen yağmur kan ter içinde nasıl yanağı serinletir sükundan çileye bir hayal kırıklığına doğru nasıl akıp gittiğini yıllar boyunca hiç yorulmadan ,köpürmeden halden hale, sudan ateşe nasıl geçip durduğunu kalbin aynasına süzülen ışık ,kıyısız adalara yol alırken yıldırımların yardığı gökler sonrası ,yepyeni çareleri, çileleri açılan kapıların sırlarını ,gizemlerini ,hazinelerini bilir misin
*
kendinden geçip , dalga dalga sine denizini coşturan fırtınalar ciğer yakan, yürek sızlatan hayattan öte nasıl sevda taşırlar içinde çözülen her göğün karşısında buzlar gibi...sel olup nasıl çağladığını başını taştan taşa nasıl vurduğunu ummana salınan su ölümcül anaforlar yaparak nasıl gösterir kendisini bilir misin… putları deviren ,şehirleri silen , azgınca köpürenleri sicim sicim, iplik iplik çetrefil yollara karanlıklara inenleri
*
kaç kez derin sancı salınmış bu kalb-i buhranıma bir ömürce içine atılanları sonra dökülüp saçılanları sonra susanlara mahsus infilakları, içi dışına dönenleri bilir misin
öyle kuruluyor cümleler ,dört elifçe kaldırılıyor kelimeler bütün elvedalar kucağımda geldim de gidiyorum işte geldiğimde ne varsa, onunla, çıkıp gidiyorum bu şehirden hiçbir harita çizmeden hiçbir yön tayin etmeden
sessiz sedasız çığlıklarım ince bir zar gibi nasıl yırtıldığını nasıl parçalandığını bilir misin hiç…
*
bilir misin nicedir limon ağaçları çiçek açmıyor buralarda nicedir bomboş bir bakış olarak kalmış bütün sokak lambaları caddeler beyaz, mor, kırmızı burada zorluk var ,sözlerde umutsuzluk… kelimeler yurtsuzluk… seslenişler bedbaht konuşmuyor alnı yıldızlara dönük ışıltılı dal uçları annesini emerken ölen bebelerin ağlamaları susmuyor uçmuyor yavrusunu beslerken misket bombalarıyla vurulan serçe kuşları
sen bilir misin Allah'a ısmarladığın ne demek olduğunu…
redfer
[ /italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.