Web Zaman Damgası

YOLLAR

Düşümden dökülen yaşlar
ağıtlara gebe gidiyor yolların
beni kayıp bir uğultuda duymanı isterken
yollar,yıllara meydan okurcasına uzaklar
ve uzun uzadıya bir mecra alıkoyar beni geceye
siyah giyinir diyorlar koca baya
ah yıkık bir duvar beyaz renk olsa ne yazar!
söylesene mevsime,söyle
biraz çizilmiş hırpalanmış ve namı değer asıl olan ben
eskiyim ama çokca eskitilmiş değil
ve yine asıl olan kendi tarafımca eskinenim..


beni zamanında bir uçurum kenarına hapsettiler kalbim,
bir doğum lekesi tayin edip,bir sene evvelden
işte orada orada güzel saçlı dediler
ben yoluma devam ederken siyah yakam ile
gece avucumdaydı sanki,ay kontrolüm dışı
güneş hayatım içi davranırken
bile bile karanlığı yalnızlık ile seçen
iki çift kara gözümse eğer
zaten Allah bana esmerliği tayin etmemiş mi?
ki adına esmer konan annem var benim
anne anne,asyadan ne haber var
asya asya diye sineme çekilen kara bulutları batır göğsüme
asya asya durağan bir hüzünle batıya yaklaşsın bir kere de
sen üzülme!
sen o berrak göğsünü avucumun içinde bırakma
avuçlarım kirlidir,aynı sakallarım gibi
senin ayaklarının altına mücevher diyorlar
ismin kaderim olsa ne yazar...






meyve çürüyor,yakındır lüzumsuzluğum
beni bir nehrin kenarında bekleyen mecnun sanma
yahut leylasına tamah edemeyen nankör!


aşık olsaydım eğer evet olurdum herkes gibi tamat
ehemmiyetlice kaybolurdum yaradana doğru
kim bulabilirdi ki beni,onu arayanlardan başka
kim var ki arayan onu,benim yaşama olan inancımın yitirildiği kadar?