"Sis, Tevfik Fikret, Uyarlayan: Sunar Yazıcıoğlu" isimli şiir 11.3.2018 09:30:43 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
TEVFİK FİKRET Günümüz türkçesine uyarlayan: Sunar Yazıcıoğlu
SİS
Sarmış yine ufkunu bir inatçı duman, bir beyaz karanlık ki gittikçe artan. Ağırlığının altında silinmiş gibi cisimler, bir tozlu yoğunluktan ibaret bütün resimler; bir tozlu ve heybetli yoğunluk ki bakışlar dikkatle nüfuz edemez derinliğine, korkar! Lâkin sana lâyık bu derin kara örtü, lâyık bu tesettür sana, ey zulümler meydanı! Ey zulümler meydanı… Evet, ey parlak sahne, ey facialarla donanmış muhteşem sahne! Ey şatafatın, gösterişin beşiği, mezarı Şarkın öteden beri alımlı sultanı; Ey kanlı aşkları nefretle titremeden besleyen, zevke, eğlenceye susamış göğüs; Ey mavi kucağında Marmara'nın sularının ölmüş gibi dalgın uyuyan zinde yığın; Ey köhne Bizans, büyüleyen koca bunak, ey bin kocadan arta kalan el değmemiş dul; güzelliğinde henüz tazeliğin sihri belirgin, hâlâ titrer üstüne seyreden bakışlar. Hariçten, uzaktan açılan gözlere süzgün gök mavisi gözlerinle ne munis görünürsün! Munis, fakat en kirli kadınlar gibi munis; üstünde coşan gözyaşlarının hepsine hissiz. Kurulurken daha, bir hain el yapına sanki lanetin zehirli suyunu katmış! Hep ikiyüzlülüğün kiri, dalgalanır zerrelerinde, bir zerre saflık bulamazsın içerinde. Hep ikiyüzlülük kiri, kıskançlık kiri, yararlanma kiri; yalnız bu… ve yalnız bundan çıkıp ayrılma ümidi. Milyonla barındırdığın cetler arasından kaç alın vardır çıkacak temiz, parlayan? Örtün, evet, ey zulüm… Örtün, evet, ey şehir; örtün ve sonsuza dek uyu, ey günahkar devir!.. Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar; katil kuleler, kaleli, zindanlı saraylar; Ey hatıraların sağlam türbesi, ulu mabet; ey mağrur sütunlar ki birer zincire vurulmuş dev, mazileri geleceklere nakletmeye memur; ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi. Ey kubbeler, ey şanlı dua yerleri; ey ulu minareler, doğruluğun anıldığı yüce mevki,; Ey damı çökük medreseler, mahkemecikler; ey servilerin siyah gölgesinde birer yer temin edebilmiş nice bin sabırla dilenen; "Geçmişlere rahmet!" diyen mezar taşları. Ey türbeler, ey her biri gürültülü bir anı uyandırarak sessiz ve sakin yatan ecdat! Ey tozun ve incir ağacının savaştığı eski sokaklar; ey her açılan yıkığı bir olay sayıklayan viraneler, ey kötülerin pusuda uyuduğu yer. Ey kapkara damlarla yıkılmamış birer matemi temsil eden sessiz, yıpranmış evler; ey her biri bir leyleğin, bir çaylağın yerleştiği gam görmüş ocaklar ki acıyla somurtmuş, yıllarca zamandan beri, tütmek nedir… unutmuş! Ey midelerin sıkıştırması zehri önünde her alçaklığı yutan kurumuş ağızlar! Ey üstün yaradılışa, en hazır ve yedirip içiren bir kudrete ulaşmış iken aç, tembel ve kısır; her nimet, her üstünlük, her bolluk sebebini gökten dilenilen tevekkülle alçalma.. ikiyüzlülük! Ey köpek bağırtıları, ey konuşma üstünlüğü ile seçkin olan insanda şu nankörlüğü lanetleyen ses! Ey faydasız gözyaşı, ey zehir gibi gülüş; ey zayıflığın ve hüznün ifadesi, lanet okuyan bakış! Ey efsaneler boşluğuna düşen hatıra: Namus; ey mutluluk kapısına çıkan yol: el ayak öpme! Ey silahlı korku ki zararının sonucu, öksüz, dul ağızlardaki talih beklentisidir! Ey şahsa dokunulmazlık ve hürriyete yakın bir nefes alma hakkı veren efsane kanun! Ey boş vaatler, ey sonsuz sürekli yalan, ey mahkemelerden devamlı sürülen hak! Ey kuşkularla saldırıyla acı çekmekten yorgun düşmüş vicdanlara uzatılan dinleyen kulak; ey dinleme korkusuyla kilitlenmiş ağızlar! Ey sevimsiz ve hakir tutulan milli çaba; Ey kılıç ve kalem, ey siyasi iki mahkûm; ey fazilet ve edepten kısmet alan unutulmuş yüz! Ey sakınma yüküyle iki kat gezmeye alışmış; ileri gelenler ve taraftarlar, tanınmış koca bir kesim! Ey öne eğilen baş ki ak pak, fakat iğrenç; ey taze kadın, ey onu takibe koşan genç! Ey acılı anne, ey küskün eş; Ey kimsesiz, avare çocuklar… Hele sizler, hele sizler… Örtün, evet, ey zulüm… Örtün, evet, ey şehir; örtün ve sonsuza dek uyu, ey günahkar devir!...
TEVFİK FİKRET Günümüz türkçesine uyarlayan: Sunar Yazıcıoğlu
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.