"KURŞUN" isimli şiir 16.1.2018 16:25:11 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Aldatılıyor/muşum anne, Kandıklarımdı ilk sana inandığımı Reddederken Tanrı Bense bir avuç kuru yemiş yemişçesine Şapırdatırken ağzımı nasıl da kızmıştın.
Şile bezi elbisemle hep masum bir çocuktum Kaybolmadığım yıllardı sanırım: Zaten hep sanmadım mı ben? O terazi hep yan çizdi: Avuçladığım ne ise tombik ellerimle Ve ne zaman gülsem ağız dolusu Kardeşimi döverken gecenin bir vakti Ellerimde yanan bir acı Acıttığım kadar da acımıştım oysa.
Ayrı dünyaları tek bellediğim o yıllardan kalan Bir sarnıç keza: Dumura uğrayan bir gök kubbede Asılı kaldığım yalanına Melekler bile gülerken… Ne değişti söyle? Hala aynıyım: Hala koşullu ve koşutlu Belki de kaygısız ve ölümsüz olduğuna İnanan insanlara imrendiğim kadar/mış Lakin insanlar hep bana öykündü: Kâh kırmızı saçlarımda oynaşan güneşe Ya da sevinç ne zaman kalsa kursağımda…
Önce güldüm sonra ağladım ben Şimdi ise önce ağlayıp Sonra yine ağlıyorum Belki de ismimle tezat bir şarkı kadar yalanım, Demedim farz et sen yine de. Hem yeni öğrendim anne, neyi mi? Suç olduğunu gözyaşlarımın Ve insanlara yaşlarla bile alay ettiğini.
Şimdi kurşun kadar ağırım Aslında tüy kadar hafif olduğum yıllar Bin asır evvel Yine yorgunluğun ayaklarına serildiğim O meczup vakitlerde: Bir kör şarkıcı Ve sevdiği kıza ulaşamamanın verdiği acı… Kimdi? Kimdim önceleri? Göz hapsine alınan yollarında aşkın Ve mutluluğun Yine dolambaçlı söylemler Belki de iksir niyetine içtiğim O şarkılarda kaykılmışlığım Sonra da dertop olmuş bir şiire susayıp Serildiğim boylu boyunca Hem bilirsin sen de: Nasıl da boyumdan büyük laflar ederdim bir zamanlar Ve adına umut diyorlardı sanırım.
O yabancı teyze ve amcalar Ve sen hep öfkelenirdin Ne zaman ki başımı okşasa bir yabancı Çekerdin beni ansızın Şehla gözlerinde sokakların Sakındığın kadar da varmış Demek ki; Zamandan kayan sadece hayal ve Yorgan misali çektiğim Kurmaca masallarmış Ta çocukluğumdan kanamaya başladığım da Delili bunca soytarı kahraman Sanıp da sakındıklarım; Sakınıp da yüreğime batan dikenleri İçimdeki saklı gülün Oysaki hep beni diken bildi Zalim insanlar.
Ve hep battım ben Oysaki batan sadece umutlarımdı Su alan kayıkta Ben çoktan batmışken Hayallerin dibine Yine de vazgeçmedim düş görmekten Düşe kalka büyümediğimdendir zannımca Hala içimin kuytularında Şarkılar söyleyen O kör şarkıcı Ve asla kavuşamadığı zengin sevgilisi.
Ne öncemde ne an’ımda ne de Kurduğum dünyamda Asla barınmadı yalan ve isyan, Diyemem Affetsin beni Yaratan. Sevdiğimden bile mesulüm Sevdiğim kadar da suçluyum Sanıkların ilahi tanığı bir göçebe ruhum Kendinden gitmek bilmeyen Asılı kaldığıma gök kubbeye Hala inandığım kadar da Yalansız, dolansız bir zaman aralığında Evrildiğimden belki de Bunca küçük detaylarda boğulduğum gerçeği. Sen sadece bırakma elimi Ve avut beni Asla gerçek olmayacak hikâyelerin Tetiğini çekerken.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.