"CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 39" isimli şiir 23.2.2022 23:14:48 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
I Ona parayı verip, çıktı basamakları Patates çuvalını kavradı parmakları Tam büzerken ağzını, Sedat seslendi ona: »Lütfen acele etme, yardım edeyim sana.« Cemil bey kaldırırken omuzuna çuvalı Andırıyordu hali, iki büklüm hamalı Merdiveni inerken kasaba »Sağ ol!« dedi Cemil beye hemen yol verdi onlarca kedi Ürkütmeyeyim diye adımları yavaştı. Fakat siyah bir yavru, ayağına dolaştı. Garip beni de götür der gibi bakıyordu Turuncu gözlerinden, ricalar akıyordu Burnunun çevresi ve ayakları beyazdı. Aşikardı halinden, sevimli oyunbazdı Cemil hoca yürüdü fakat beş altı adım Durup geriye baktı: »Niyetini anladım.« »Hadi gel, korkma yahu, gel hadi pisi pisi.« Tuttu ve kaldırdı:»Aa varmış bunun pipisi.« »Bir erkek daha girdi aileye, hoş geldin!« »Benim zayıf yerimi, uyanık nasıl bildin.« Kasap Sedat seslendi: »Hayırlı olsun hocam!« »Biraz et göndereyim, beraber yiyin akşam.« »Tanrı misafirin var, aman iyi ağırla.« »Ağırlarsan vallahi, anılırsın hayırla.« Kasap hemen içeri koşup bir şey sardı Bu paketin içinde ya ciğer ya et vardı Hocaya yetişti ve sol koltuğuna soktu. İlk başlarda almaya pek de niyeti yoktu: »Yahu ne yapıyorsun, bu da nedir, al şunu.« -Cemil hoca, kabu et, kırma işte komşunu. -Bilirim gururlusun; hiç almazsın hediye. -İkram sana değil ki… Şu küçücük kediye. -Dikkat ettiysen artık kovmuyorum onları -Ve hoşuma gidiyor, gözleri, renk tonları -Her akşam kedilere et ikram ediyorum. -Çöpe gideceğine, onlar yesin diyorum. Kasap Sedat’a baktı, mutlu ve tebessümle Sonra ağzından çıktı teşekkürlü bir cümle »Çok iyi yapıyorsun, sağ ol kardeşim sağ ol.« »Mahluka merhamettir, berekete giden yol.« »Öyle mutlu oldum ki anlatamam halimi.« »Şaşkınlık düğüm düğüm bağladı şu dilimi.«
II Konuşurken »Maşallah!« diyordu ikide bir »Buna çok sevinecek benim küçük misafir.« »Baksana ya ne kadar tatlı ne kadar şirin.« »Billahi böyle güzel görmemiştir gözlerin« »İşinden geri kalma, ben de gideyim eve.« »Gelirim dükkanına, hemi de seve seve.« -Kapım her zaman açık, bir de şu yavrucağa. -Onu yerden alsanız gelmem demez kucağa. Çuvalı yukarıya tam çekerken Cemil bey Yanlarından geçti kamyonet gibi bir şey Ezilmekten kurtuldu kasap ama kıl payı Buna çok sinirlendi: »Birazcık yavaş ayı!« Giden, kereste yüklü, kırmızı bir pikaptı. Aynı hızla giderken kavşakta sağa saptı Kalkan tozdan gözgözü görmüyordu adeta »İnsan bir korna çalar.« dedi kasap Sedat’a »Yaptığına bak şunun, şu aklaksız adamın.« »Başkası umurunda değil vahşi yamyamın.« »Sokakta hız sınırı otuz birazcık yavaş.« »Bu ne acelecilik, bu ne telaş, arkadaş.« Yüzündeki tozları, güzelce sildi kasap: -ŞıhlarınTahir'indi geçen kırmızı pikap. »Ha şunlar, tanıyorum, ama samiyetim yok.« »Böyle adamlarla dost olmaya niyetim yok.« Kalkan tozlar dağıldı; etraf görünür oldu. Halkın yürüdüğü yer asfaltı gitmiş yoldu Yaşlı adamın gözü, kediciği aradı Onu göremeyince inkisara uğradı Sonra dedi ki »Korkup kaçmıştır kara şeker.« »Hiç sanmıyorum onu ezip de geçsin teker.« Sedat »Bence de bir şey olmamıştır ya.« dedi. »Çok hızlı, çok zekidir, bizim minnak kedi.« Birden bir şey gördü, yatıyordu uzakta İnsanlar da minibüs bekliyordu durakta Konuşurlarken kimi ah dedi kimi vah, vah Kimi gebermiş dedi, kimi de yazık, günah Cemil hoca yaklaştı yere serilmiş şeye. Her adımda daha çok, kapıldı endişeye Yanına gelir gelmez yere düştü çuvalı Göz yaşıyla ıslandı pamuk gibi sakalı Patatesler dağıldı gitti misket misali Canlandı hayalinde kedinin canlı hali Pat diye yere düştü koltuğundaki paket Kağıtı patlayınca, dilimlenmiş taze et
III Cemil bey yere çöktü, kediciğin başına Sonra hüzünle baktı, küçük arkadaşına Acıyla can verirken çırpınıyordu garip Hızlı hızlı nefesler, alıyordu mustarip Arka ayaklar kırık, seğiriyordu eti Cemil beyi çok üzdü acıklı akıbeti Kemik delerek çıkmış garibin derisini Çekmesi artık zordu, bedenin gerisini Gözleri açık kaldı, verirken tatlı canı Kaldırıma sıçradı kedinin sıcak kanı Biraz önce peşinden yürüyordu adamın Sabırla gelmesini, bekliyordu akşamın Cemil beyin elinde, kıpır kıpırdı kedi Sonra başparmağını yalamayı denedi Turuncu gözlerinde kalmadı can ateşi Garip göremeyecek bir daha da güneşi Dizlerin tam üstüne yılıkır gibi çöktü Cemil bey üzülerek, başını sola büktü Dili dışarıdaydı, benzi beti solmuştu Burun deliklerine sadece kan dolmuştu İnsanlar bakıyordu ancak ne olmuş diye Cemil bey yadırgandı; ilgi yoktu kediye Konuşmalar canını sıktı yaşlı adamın Gerginliği gittikçe, artıyordu ortamın Nasıl olur da insan, üzülür bir hayvana Yine yaratsın ağır gelmez ya Yaradana Yenisini halk eder, ne işi var Allah’ın Telafisi mümkündür bir af ile günahın Tabi tabi ne demek, kır, dök, parçala, öldür. Sonra Şeytanı ‘haklı çıktım’ diye de güldür. Ne güzel sapa sağlam yaratmıştı hayvanı Dök diye mi doldurdu, damarlarına kanı Yarattığında ne kırık vardı ne de çatlaklar Dokundu, parçalanmış, zayıf arka ayaklar Cemil bey kalktı birden ve Sedata »git« dedi »Bir kutu bul, burada, kalmasın güzel kedi.«
S / ÂYE 1 ARALIK 2017 / ESKİŞEHİR
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.