"Hayalda kurtuluş" isimli şiir 2.4.2018 22:51:03 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Dünyanın her yerinde, tek tek insanlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar da,
sürü bir sabah uyandığında, her zamanki gibi; süt, kahve, çay, peynirli ekmek, çorba ve sonra çanta. Dışarı çıktı; ne yolda bir araç, ne tren, ne otobüs...polisler-askerler de yoktu. Kapitalizm dünyası yok olmuştu... Bu bir rüya gibiydi. Televizyonlar boşa dönüyor, bütün kanallar boştu. Ne alışık savaş haberleri, ölümler, intiharlar, aç ve yoksulllardan haberler. Yine diğer yandan, hayasız yaşayan zenginlikten bahseden haberler de yoktu. Kıravatlı ve beyaz gömlekli tahsilli yalancılar hırsızlar konuşmuyorlardı bir yerlerde.
Tabiatın ve diğer canlıların acıdan çığlığı tanrıları harekete geçirmişti. Acilen toplanan tanrılar, tabiatın bu acısına bir son vermek konusunda anlaşmışlardı. Kapitalizm altındaki bu barbarlığı durdurmak gerektiği konusunda hem fikirdiler.
Tanrılar hiç sinyal vermeden dünyaya indiler. Bu kapitalizmin barbarlığından, eşitsiz yaşamanın çılgınlığından ve savaş çılgınlığından baskıdan sömürüden, şu insanlığı, onların çocuklarını, hayvanları ve doğayı kurtarmaları gerekiyordu. İnsanlık bu kendi yarattığı pisliği yine kendi gücüyle temizliyememişti...Artık hayat can çekişiyordu.
En son söz alan bir tanrı “eğer biraz daha geç kalsaydık, o zaman bu gezegen kullanılmaz hale gelecekti kapitalizmin altında” dedi...
Bütün dünya şehirlerinde insanlar sokaklara dökülmüş nasıl olduğu tam anlaşılmasa da bu duruma seviniyordu her canlı. Her renkten insanlar sokaklarda çılgınca dans ediyorlardı. Hiç kimsenin kimseden bir şeyden de korkusu kalmamıştı. Kimseler zorla savaşmayacaktı, herşey herkesin ortak malıydı. Bütün dünya zenginlikleri herkesindi. O azınlık, o soytarılar zeytinleri gasbedenler, onların boğaz kesen silahlı adamları, krallar, prensler de yoktu.
Devlet denilen o küçük azınlığın baskı gücü, onun işkencecileri, polisleri, askerleri, yalancı basınları da artık yoktu. Tanrılar ortak kararlarıyla bu baskı aracını yok etmişlerdi. İnsanlara iman satan kurumlar, sözde “tanrıyı” temsil eden dalkavuklar da yoktu ortalıkta.
Hayat serbestlik, özgürlük ve aşkla doluyordu yavaş yavaş....
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.