"DALGALANMALAR DURULMALAR-II" isimli şiir 24.9.2017 12:53:53 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
a. kuru(tul)muş gündöndü sapına döndüm orada sövdüm sövüldüm o depderin sevgisizlik fayında üzdüm tanrıyı
"homo homini res sacra" demiş ya hani tözünü*sevdiğim o seneca'sı durdum tam o sözün son sapağında "homo homini lupus"a karşı
didindim daha seneca'dan yana kırdım sevgisizlik fayını çoğul çoğul çilelendim, çarpındım b. insan hayın, dünya kahhar, hayatsa haram alamadım, alamayacağım payımı
(*): 'töz'den bahsediyorum, evet; 'göz'den değil! homo homini res sacra: insan insanın kutsalıdır homo homini lupus: insan insanın kurdudur
7. KALIR ÖYLECE
a. çok çatallı diliyle ihânet denen yılan yarısından çoğunu rehin almış yurdumun
bağlandığım ilkelere topak topak kar yağıyor anlaşamıyorum işte üstünkörü hayatlarla dursun şöyle konformistler, bankalar öte yanda dediğimde başvurularım geçersiz kalıyor b. gün gelir ben de çeker-giderim dünya ne kaybeder sanki ve kim kırılır -kalbim ki, dizginlenemez bir küheylân kükremesi- salt solgun bir fotoğraf, yaslı sırtımdan kalır öylece c. yırtılsa ya göğün yarısı bâri kırılırken aynalar, o aynalarım
8. YANILTTIN BENİ
hiç çekinmeden paylaştırırdım yüreğimi çocuklara beni bir ilkyaz gecesine eşitleyip sevseydin aşılmadık tek engel komazdım yeryüzünde ölüp ölüp dirildiğimi görseydin
yanılttın beni, yaraladın, yurdumdan ettin yüreğimin ak güvercinlerini kaçırdın nârin bir rüzgârım vardı: her vakit eğleştiğim mâviliklere yelken açan anarşist düşlerim öpüldükçe depreşen bir aşkım vardı buldozer gibi geçtin
sesim, ayaklanınca dağ başlarını tutardı bakkal dükkânlarını tutardı çok yoksul sokakların salaş bir meyhânede şarap bardaklarını hırsından tırnaklarını kemirenleri kavuşmalarla birlikte ayrılıkları tutardı da olanların ayrımında olmazdın
doğrusal bir çizgiyle açıklanmazdı yaşam alabildiğine zikzaklı, inişli-çıkışlıydı kimi yolları dersen, dikenden geçilmezdi kimi çürümüş yüzleri: kaypaklıktan, ölümden başarmak, başarmamak, her şey iç içe çelişkiler yumağı oluştururdu
bize düşen: palamarları çözmek olmamalıydı, bu çetrefil ortamda karanlığın dibinde tepinen tohumu görüp bir ipekböceği sabrıyla örmekti kozayı
bize düşen: seslerimizi birbirine ekleyip bölük bölük turnaların izini gün doğumunda çiçeklenmiş bir inancın izini gün batımında bıçaklanmış bir türkünün izini izlemek olmalıydı
ben sana demez miydim: gencecikken ümit kesilmez gençliğimiz elverişlidir, sevdayı yeşertmeye yeter ki, gönül düşürmeyelim mala-mülke buğulu bakışlarımdan dökülen gizle ellerimin ürpermesiyle yetinebilirdin yanılttın beni, yaraladın, yurdumdan ettin
anacığım ve babacığım için --- güzler yetersiz kalır yazlar yetersiz kalır sözler yetersiz kalır anlatmaya ikinizi
gözyaşı sağnağında güzsünüz köknar ağacında yazsınız diller ırmağında sözsünüz nasıl anlatayım sizi
ömrüme can havliyle katmışım ömrünüzü
10. ALINYAZISI
1. bir ses duyuyorum, anlıyor musun, sanki allah’ın sesi çünkü seni çınlıyor: şehirde, kırda 2. bâzı sevinçlerin içinde: seziyor musun, hep hüzünler gömülü tıpkı, senin acıdıkça ağaran o yüzün gibi 3. bütün düzyazılar, biliyor musun, seni kıskanıyor dünyaca ferahfezâ bir alınyazısı olduğun için
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.