"hey zakkumun kızılca kıyamet gölgesi" isimli şiir 16.9.2017 15:14:18 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
sen de gel hayatla ölümün tam ortasına dahil ol ey ruh senin yüzünden savaşların dünyaya armağan ettiği bunca yangın kutsal kılınmış ey zeytin ağacının yeşili yitirilmiş merhametlerin sükunetli temennisi üzerimde bir kanat esintisi gibi ol gecenin bir vaktinde bir el dokunmuş da aniden uyanmışım gibi
*
hey göğsün en sır yerini kurutan nefes sadece kendi çıkarını gözeten kalp hey darbe yapan güç… hey ambargo koyan …ablukaya alan giz… hey kriz çıkartan heyecan hayat ne kadar farklı hayal ile rüyanın birbirine geçtiği vakitlerde gözümü, kulağımı kapatınca dünya bir anlığına duruyor sanki sükutun zehrine sığınıyorum her seher kör bir şiddete programlanmış yaratıklar ciğerlerime yöneliyor
*
hey zakkumun kızılca kıyamet gölgesi hey birlerce yan ,yan ki on bir, yüz on bir, bin yüz on bir, nihayet milyonlar yansın yarınlar dirilsin geçmişin ışığında geleceğe yürüme zamanı şimdi alınları secdelerde unutarak
*
hey ateşin düştüğü yerde kavrulup kalanlar hey onca çığlık, taşlaşmış onca beden ölü bir kavim derin ve sessiz koskoca bir hiç gibi… vicdanlar cehennem kamplarının dibinde gün gelip kendini de yakacaklar içim korlaşıyor bir gram ses yok
*
hey serapa serinlik, serapa rüzgar hey hangi kan hangi azap deryasının ortasında en sevdiklerinden, en sevildiklerinden, en kıymetlilerinden zinhar her şeyden vazgeçmiş bir çocuk gibiyim merhametin hangi duyuş noktası bu ölümle kalım arasında bir ipin ucunda hangi kalp damarının üzerinde ortak çarpış bu
*
hey çiğnenen evlatların, çiğnenen kızların gururu uykusuz her gecenin sabahında yüreğim ,dualarım sizinle olsun gözleri kimyasal silahtan kör olan çocuklarla harabeler arasında parçalanmış evlatlarını arayan annelerle hey mutemeyyizun yetimhanesindeki son yetmiş yetimi hey halepin kırık yanık zeytin ağaçları hey çokça tanıdığım kurumuş hurma yaprakları defalarca seyrettiğim şehirlerden bir kez daha geçerek daha evvel hiç görmediğim kentler giderek daha ürkütücü şimdi infilak ediyorum
*
hey çocukluğunu,gençliğini, türbelerini, bulutlarını kaybetmiş ülke denizle arasına geniş ovalar girmiş liman kentlerin nerde bir annenin sevdasına adanmış şehirlerin nerde yekpare sütunlar, ürpertici tapınaklar yerle bir olmuş ince bir çizgide tıpkı sıratta yürür gibi yürüyor en acımasız, katı, insafsız ölümler ölüm kokan ve savaş haykırışları içerisinde tavanı su, zemini su, duvarları su dirileri karşılayan ölüler şehri saçlarım kum karası kuru bir yaprak iliştiriyorum takvimlere kaç gün, kaç geceden …
*
hey sırtımın bütün yükü, bütün ağrısı bir mum aydınlığında gözlerim siz kalın, ben gidiyorum kendi zamanını kaybetmiş kentlerin sokaklarına parçalanmış kemikleri çığlıkları bıraktım havada çarpışmış mermi çekirdekleri bıraktım hüzün kokan zeytin bahçelerine defalarca kuruyan kan damlaları bıraktım savaşlar bıraktım antik koku katmanlarına kafatasına kıyamete değin saplı kalacak mermiler bıraktım son menzilinden dönülmüş bir durakta al canımı can vermek kadar can almak da kutsal
*
hey bir kağıda ismimi yazıp da suyuna attığım dicle köpüğüne bıraktım geçmişin en nazlı hatıralarını senin gibi çıkıyorum yolculuklara en tekinsizce yolumu kesen ırmaklar benden daha çok hevesli düşüyorlar tek tek bir uçurumun başından her yerde kin her yerde kan var... musul yanıyor, halep yanıyor, şam yanıyor filistin yanıyor, ırak yanıyor ,suriye yanıyor hey ceddimin mirası topraklar ah ki ne ah hasret yumağına dönüştü mukaddes bir sevgi ile yüreğim ümitler sonsuz duygular sonsuz içime sığmayan kaç gözyaşları sonsuz
*
hey yağmurların en bereketli yağdığı mezopotamya hey cennetten çıkmanın sebebi çöl bedeli çoktan ödenmiş ruhumda, bedenimde yanık izlerin var hey rengine bakıp sesini işittiğim fırat akışından, suyundan, köpüğünden, uğultundan dünyama akan feryatlar var birbirinden ayrı değil avazlar... maruz kalınan zulüm, hunharca katliamlar var öyle şehirler var ki isimleri muamma helak olmuş kavimlerin yollarından geçerek geldim cisimlerinin yarısı var yarısı yoklar yarısı secdede yarısı kamette yarısı ahrette yarısı kıyamette
*
Redfer
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.