"BURADAN BİR OZAN GEÇTİ" isimli şiir 27.7.2017 14:04:41 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
Buradan bir ozan geçti Hiç durmadan yazan geçti Gönlü toktu, eşi yoktu (?) Kâlpte kaynar kazan geçti
Yaz aşık yaz, yazmaya bak Baştaki al yazmaya bak Doğan günde hüzmeye bak Gül yüzünde hazan geçti
Bilen var mı kaderini Soran olsun kederini Duygu duygu en derini Kâlbe kuyu kazan geçti
Aşk ile çarpar yüreği Işık olmaktır ereği Sözle vurup engereği Oyunu bir bozan geçti
Aşık oldu gonca güle Destan oldu dilden dile Bir nesilden bir nesile Oğul uşak, kızan geçti
İçi dışı ile birdi Ne şer ne hile bilirdi Hakkı kendi gibi bildi Yarası hep azan geçti
Gezdi bir uçtan ucuna Akıl sır ermez acuna Aşk takmışlar ok ucuna Kâlpten vurup ezen geçti
Dünyaya geldin geleli Aktaş ömrün pek çileli Önce deli, sonra veli Seni ne çok üzen geçti
Şaban Aktaş 26.07.2017 - 09.44
HASRET BENİ GÜNDEN GÜNE TÜKETTİ
Hasret beni günden güne tüketti Eritti içimi yedi bitirdi Dert oldu içime yiyip içtiğim Akıttı gözümden yaşlar getirdi
Düğüm düğüm oldu yediğim lokma Bakma sevdiceğim gözüme bakma Tuz atıp içime özümü yakma Gözyaşını gözle kaşlar getirdi
Aşk başa ne çok borç dertler açıyor Her gün yeni sayfa defter açıyor Kâlbim yaprak yaprak sana uçuyor Seni bal/konuma kuşlar getirdi
On kalemim on da mendilim olsa Yetmez ki bu derde bin dilim olsa Neyleyim ben yaşı sevgilim olsa Aşk başa akılsız düşler getirdi
Şaban AKTAŞ 27.07.2017 - 06.51
AĞAÇLAR
Gecekondu mahallesiydi Eskiden burası Bir dönüm bahçemiz vardı Kala kala ancak Oturduğumuz ev kaldı...
Binamızın bahçe duvarı Çepeçevre ağaç Portakal, limon, nar Palmiye, erik, avakado Zakkum, yenidünya, Asmalar En çok da servi var...
En uzunu en yaşlısı Çocukluğumuzda Ağabeyimle benim diktiğim Servi ağacı, andız da deriz Boyu yaklaşık otuz metre Yükseldi altıncı kata kadar...
Her sabah erkenden Ne çok kuş gelir konar; Kumrular, serçeler Bülbül, saka, kargalar Alt dallar üst dallar Gagalarında kuşların Didik didik taranır Yiyecek bir şeyler aranır Bulunur mutlaka...
Yeşilin içinde börtü böcek Kuşların karnı doyar Yeşil, yaşıl demek, yaşam Yaş, ıslak; yeşillikte su Suda hayat Her kim yeşile kıyar Kuşları aç, hayatı susuz koyar Hıyar oğlu hıyar!
Şaban Aktaş 26.07.2017 - 08.33
ÇOÇUKÇA YILDIZLAR
bilmezdim yapısını evrenin gökyüzüne bakıp geceleyin ne düşünür bir çocuk; saçılmış bir sürü inci boncuk göğe çıkıp toplasam merdiven yok, kırılınca sırçalar elime ayağıma batar ayağımda pabuç elimde eldiven yok! .. akşam olunca 'herkes evine pire deliğine!' derdi ninem dedemin çiftliğinde yazın sıcaklarda ağaç altında bir çardak köşesinde minderleri yastık yorgan yatak, su dolu bir toprak testi ya da ağaçtan oyma ülüklü bir bardak iplerini ağacın dallarına bağlayıp yatacağımıza yakın cibinliğimizi kurardık yoksa sivrisinekler canımızı yakar uyutmazdı bizi kanımızı emer koldan, bacaktan, yanaktan dıngıl dıngıl sabaha kadar... tarlalarda börtü böcek sesleri efil efil servilerin hışırtısı, incirlerin, asmaların dibinde gezen kirpilerin kıpırtısı gelir sessizlikte kulağıma, serin serin, ışıl ışıl yıldızların altında dalardım uykuya mışıl mışıl...
bazan masal anlatırdı ninem hepsi uçup gitmiş aklımda yok bi denem...
Şaban AKTAŞ 26.07.2017 01.43
25 Temmuz, 19:58
SAÇLARIM
Saçlarım hâlâ simsiyah, bir teli bile ak değil Aşktır gerçek başımdaki, boşuna bir merak değil
Saçıma ağarma dedim, başa merak sarma dedim, Gel gönlümü kırma benim, gönlüm zengin çorak değil
Baştan çılgın aşklar geçti, okşayan el, saçlar geçti, Sivri tırnak uçlar geçti, sırtımdaki tarak değil
Saçlarım geceden kara, tel tel siyah bir makara Alev alev kordan kora, aşk kömürden ırak değil
Senin de saçların orman, tel tel yazılı bir ferman, Gözlerin derdime derman, sevdam boş bir firak değil
Ağarmadan bekleyecek, günüme gün ekleyecek Bir gün kâlbim tekleyecek, Aktaş matem gerek değil
Şaban AKTAŞ 25.07.2017
SALDIKÇA SALDIM GÖNLÜMÜ ENGİNE
Saldıkça saldım gönlümü engine, Doyamadım gül yüzünün rengine Ölürsem kab'rime bir gül diksinler Ne gerek var başucumda sengine?!
Zaten adım Aktaş değil mi benim Öz suyumla kireç erittti tenim Salkımsöğütlerde eserken yelim Karışsın saçların uçsun engine
Gönlümün sesini duydum da geldim Sev diyen sesine uydum da geldim Ateşten gömleği giydim de geldim Gördüm ki gül ve kül dengi dengine
İçten dileklerim bitmedi daha Biçilmez mevlamdan merama paha Ölenler dirilir belki sabaha Dilerim Mevladan seni ben yine!
Kavuştur gönülü gönül dengine!
Şaban Aktaş 25.07.2017
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.