Web Zaman Damgası

"Musâhabe"…III

İKİ PARMAK ARASI ZAMAN KAÇ DİLDE AĞLAYARAK GEÇİLİR.
"Musâhabe"…III

Gülmek
Bir halklar halksa gülmek
Kadınlıktan öğrenilen dillerde
Akıp atıp tutturmaya çalışmak
Had bilinmezlikse
Bildiririm hadimi
Had bilmezlere
Kendim kendime ancak bildirim
Had bilmezler !
Kurşunda açan karanfil ve demirhindi şerbetinde
Kırk bir çeşit baharat
Temr-ı hindi babadan
İkram ederim hadsizliğime.
Açılan dağ keçisinin
Ürkek ceylan yavrusunun
Menevişli dalgalı çetin ve korkunç kopuşta hissedilen
Edilen yırtıcı sızılarımda
Bu patika bizim mi keko’larımın mı
Sıcak ve nemli gülüşlü sırtında
Kan kırmızı soğuklukta
Parmaklarım
Karanfilli açmak için daha kaybetmedim
Açıyorsak vazgeçemedim
Bilmem bu kaçıncı gençliğimden fırlayan
Kaçıncı onuncu üçüncü şiirlerinin
Onuncu üçüncü şiirinde
Hadimi açtıysam
Had bildirin had bilmezlere
Gülmek
İşte o zaman işte o zaman gülmek
Birlikte gülen gülmek gülmektir belki de

Gülmek
Benim de var girdim gülüşlerinde
Bükülen duvar dipleri
Ve uğultusuz kuyularda
Yıkanmak isterdim istedim sadece
Gülmek
Edibe’m gülmek
İki satır arasında kırılan dudakları yeniden
Tozdan toprak varış olsa göre
Kılıçla sırtından
Kesilmiş dudakları nefesi bir ülke kuruyorsa
Yeryüzünün evrensel yüzünde
Gülmek
Kadınlığımın en çok kadınlığında
Yıkanıyorsa yiyişmeli illegal tüzüklerde
Sözümün eğrisi eğrimden akar
Akıtmadı tanıtmadı hala tanımam
Çok uzak ve acizim
“Affet dersin affetmesine de
Ben kendi kendim affeder mi
İşte gülmek
O zaman işte o zaman gülmek
Çok uzun bir cümlenin içindeki
Afilli bi cümle
Çok görmeyiniz lütfen
Gülmek olur belki de”,
Gülmek o zaman gülmek

Gülemiyorsun ya
Gülmek bir halk gülüyorsa, gülmek gülmektir
Gülmek
Nehirlerimiz yalçın
Kayalarının gülüşleriyle gülmek
İçten içtenliğimizle
Dünden bugüne var olan seni
Yüreğimin kaldırımın da yavaş yavaş
Yürü gıcırdadır tarih
Kokuşmuş nefesimin dilinde
Sen sağ ve selamet dalgalanıyorsa
Teninin tenlerimde
Hak ediyor yürüyüşü yürüyüş devrinde
Divan ila halk serbest sözcük imgesinin
İmge-sizliğinde de
Saçlarını dalgalan
Dalgalanıyorsa dünya gözlerinin kızıllığında
Tepin tepindim üzerimde,
Üzerimde gezdir üzümlerini
Göğüslerinde
Hol-harman yarıda bırakma
Tamamla tenimi toprakta
Güneşte ağaç
Sizden sonra çok sonra çok çocuk doğacak
Kaç çocuk doğduysa
Çocuk ölülerinin arasında
Hep doğacak dilim yüzlerine
Sıçratıp temizle
Kaç çocuk memesi üzerine ektiniz
İşte bir o kadar çocuk doğacak.
Çocukluğunuz da
he'mfikir ve eşitiz kavgamızda
Yumruk çocuk
Bir gün dalgasında
Yapıştırmış yapıştırır gülmek nedir
Gülmek
O zaman işte illaki gülmek
Harp vakit gülmek
Gülmektir çok sonra anlaşılacak.


Mehmet ASLAN
[ italik ]