Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
"şimdi bana bir yalan daha söyle …" isimli şiir 2.5.2017 10:36:27 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
yalnızlık sokağına tutunduğum bir vakitlerdi gece miydi neydi hatırlamıyorum karanlıktı ışıklar kendini dahi aydınlatmıyordu çoğul yalnızlıklar delip geçiyordu aklımın almadığı duyarsızlıklardan ben tanrısal bir var oluşun kıyısından sızan ışığı arıyordum o sıra kederli zamanları sevgileri vefaları defnetmiştim ruhumda sen bunları anlayamazdın
heder edilmiş bir ömürdü kan içindeki avuçlarımda tuttuğum zehirlenmiş bir nehirdi artık durgun sularında hayat emaresi olmayan çöl yangını yüreklerde sevginin bir damlasına dahi hasret kum fırtınaları gece ayazıydı yaşadığımız yalanıydı yalan sevdaların tanrısal bir yanı yoktu var oluşların yanında oluşların bir sevgin ya da sevgilinin
sen bunları anlayamazdın
keşke anlayabilseydin ya da hissetmeye çalışsaydın dalından koparılmış bir tek çiçeğin duyabilseydin feryatlarını ölü aşklar mezarlığıydı bahçelerin ölü kuşları tekrar öldüremezdin ölü çiçeklerdik biz bütün ahlarımız alınmıştı vakitsizce katledilmiştik sevda bahçelerinde yaşamamızın bir anlamı yoktu ki biliyorsun cesetlerimiz para ediyordu artık özenle sergilerdiler çiçekçi vitrinlerinde henüz kendinde bile değildin ki sana bir anlatan olmalıydı asırlar öncesinde tanrının unuttuğu coğrafyalarda uçuşan bir toz zerresi neydi ki asıl amaç neydi bunca yalansı yürekte tiyatral acınası göstermelik sevmelerde
sen bunları anlayamazdın
hepsi birbirini kandıran yalan sarhoşluklarında sevgi sevda hikayeleriydi yaşadığımız heder ettik ömrümüzü o sokak çıkmazlarında bin asırlık uykunun mahmuru mahzun mahmure bakışlarda oysa tutunmak gerekirdi bir yerlerinden kendi yalnızlığıma yalnızlık sokağına tutunduğum bir vakitlerdi gece miydi hatırlamıyorum karanlıktı ışıklar kendini dahi aydınlatmıyordu ne sevginin yalanı ne vefanın abartılı riyası hal bilir suskunluğu kendi yalnızlığımın gölgem gibi yüreğimin ilacıydı eksiğim arkadaşlığıydı kendi yazgımın kendi elimle yazdığım gerçeklerin dostluğuydu tüm yalanlara inat bin asır öncesi ya da bin asır sonrasına düşmekti kan kırmızısı bir buluttan sahipsiz bir yağmur damlası misali avuçlarımda ziyan olan bir ömürden
sen bunları anlayamazdın …
neyse ne sen yine de boşver bunları ... haydi! şimdi bana bir yalan daha söyle güldür ya da pervasız kelimelerinle asla inanmayacağımı bile bile …
Mert Yiğitcan 29 nisan 2017 istanbul
[ /italik ]
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.