"Suçsuzmuş Meğer Şerefsiz de!! (1)" isimli şiir 21.4.2017 22:25:45 Edebiyatdefteri.com Web Zamanında Edebiyatdefteri.com Sunucularına Yüklenmiş/Güncellenmiştir.
Edebiyatdefteri.com sunucularına yüklenen veya güncellenen şiirler web zaman damgası ile işaretlenir. Web zaman damgası ile işaretlenen şiirleri sertifika zamanında yer alan bilgilere göre doğruluğunu taahhüt eder.
Detaylı Bilgi İçin Tıklayın.
***** Bisturi belindeki kuşakta, Destursuz girmez içeri, Ayaklarında asker botları elinde tespih. Yüreğinde kızılca kıyamet, yağan mart karları Görüntüde bunlar suç aletleri…
Hangi münferit boğazda hançer izi bıraktı ki! Bir ceylan bakışlı yârin duygularıyla da oynamadı. Tavuğuna kışt, Köpeğine hoşt demedi... Bunca sene kimsenin... Bu mahpusluk neyin alameti… Düşünmekten, kalem tutmaktan Ve yazmaktan mı suçluydu elleri... Yoksa dumur olan beynimi sadece hüküm giymeli. Yürüdü… Ensesinde iki taraflı mahcubiyet yüklü asker soluğu. Sevmemişti hiç bileklerine takılan soğuk kelepçeleri...
***** Bu adam kimdi? Ne doğru dürüst siyaset bilirdi, Nede yaşadığı topluma karşıt anlayışta feraset... Şimdi güvendiği adalete ne oldu? Gözleri görmüyor muydu? Neden yanlıştı yargı. Onların gözünde farksızdı belki de lağım sıçanlarından...
Duyguları tezat bir haykırış içinde girdi içeri. Daha doğrusu tıkıldı birden bire deliğe. Soğuk taşlara serilmiş bir şilte… Etrafında parlayan yamyam gözleri… Belli ki yıllardır bir koğuşta çürüyor sahipleri... Yiyecek gibi bakıyordu ışığa doğru suskundu dilleri. Zihnini yaladı küflü demir ve avukatının sözleri.
Ne demişti adam?
“Her insan iyidir aslında”
Belki biten tükenen ve değişen olmasaydı.
“Özünde her insan iyidir aslında”
Onları da kendisi gibi gördü. Oysa yargılarında hep yanılırdı… Buda gerçekten yanılgılı mıydı? Bilemiyordu… Ancak her şeyi yaşanan zaman gösterecekti... ******
Taş zeminde serili şilte aylarca yatağı oldu. Bedeninde ki her atağı önleyen beş vakit kıldığı namazdı. Zihnini temizleyen antidepresan da dualar. Ulvi bir nur yağdı yüzüne tez zamanda Lakin yüreği kin doldu. Hayalleri avuçlarının içinde bir kurşun sivriliği... Dokunduğu yeri çizer yazar, Ama diğerleri gibi oda çürüyordu azar azar. Bir hiç uğruna, Boş yere, Heba oldu yattı aylarca, Sırf bu yüzden olmuştu tüm duygularının katili... Anlatamadıkça sustu, Anlatamadıkça sustu. Muafiyet müjdesiydi tüm geçmişinden. O sabah gözlerini bıçak gibi kesen mavi ışık huzmesi. Örselenmiş kulaklarıyla dinledi. Tak tuk gelen ayak seslerini gardiyanın. Yüzünde hiçbir belirti yoktu mutluluğa dair gülümseme de, Ve özgürlük onun nasırlaşmış yüreğinde etkisizdi… Çıkıyorsun serbestsin kalamazsın istesen de. “Neden” dedi meraklı gözler “Neden şimdi?” Onun suçsuzluğunu belirleyen şey neydi? Suçsuzmuş meğer şerefsiz de… dedi gardiyan. İftiraya kurban edilmiş de.
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.