Belki zaman durur, Şartlar değişir, Belki kış biter, Bahar gelir... Belki de hiçbir şey değişmez de, bu yürekteki yangın söner! Belki de bunlardan hiç biri olmaz. Sadece uykudan ayanırsın kâbus biter...
ŞairYazarKimlik Onaylı
- 8 Ekim 2023'den beri üye
- Lisans
- Kadın
- Sosyolog
- 34
- 8 Şubat
İletiler
Yeni İleti PaylaşGökyüzü.
İleti
"Gökyüzünün Rengi"
Hap aynı olsa da,
Yeryüzünde hayatların rengi,
Çok Farklı!
S.K.
Hap aynı olsa da,
Yeryüzünde hayatların rengi,
Çok Farklı!
S.K.
İnsanlık.
İleti
İnsan, gözü
hep öne bakar.
Bu bakışı kendine,
Kendi içine çevirmeyi,
Başaranlara selam olsun...
S.K.
hep öne bakar.
Bu bakışı kendine,
Kendi içine çevirmeyi,
Başaranlara selam olsun...
S.K.
Hukukçular Günü...
İleti
MUSTAFA KEMAL'İN DE AVUKATA İŞİ DÜŞMÜŞTÜ
(Tüm avukat arkadaşlarımın, büyüklerimin Avukatlar gününü kutluyorum)
Tarih 14 Mart 1919..
M. Kemal İstanbul'da ....
Hukuk-u Beşer gazetesinde kendisinin de aralarında bulunduğu ordu kumandanı rütbesindeki subayları yolsuzluk yapmakla suçlayan bir yazı çıkar. Yazıda isim verilmemektedir. Ama bu Mustafa Kemal'in beyninde şimşekler çakmasına engel olamaz... Aynı gün Harbiye Nezaretine bir mektup yazar. Mektupta: "namuslu Osmanlı kumandanlarını bu şekilde teşhir edebilme kabiliyeti ancak vatan ve milletin mahvolup dağılmasını isteyen bir alçakta bulunabilir" der. Hatta daha da ileri giderek "bu sefil müfteri hakkında gereğinin yapılmasını" arz eder.
Bu mektup, 25 Mart 1919 günü Vakit gazetesinde yayımlanır.
Şimdi 7 yıl sonrasına gidelim. Mustafa Kemal gazeteci Falih Rıfkı'ya anılarını yazdırırken bu olayı şöyle nakletti:
"Gariptir ki harbiye nezareti mektubumu bu gazeteye de verdi. Gazete beni mahkemeye dava etti.Bir gün bir celpname aldım.Hakaret zanlısı sıfatı ile bir hafta sonraki mahkemeye çağrılıyordum.Yaman çatmıştık. Aklımı başıma topladım. Kumandanlık mevkiinde değildim. Siyasi bir şey de yapamazdım.Hukuk çareleri bulmalı idim.İsterdim ki mahkemede bulunayım; fakat o zamanki İstanbul gazetecilerinin en aşağısı ile karşı karşıya gelmek çok gücüme giden bir şeydi.Bundan başka davanın bazı yüksek politikacılar tarafından hazırlanan bir plan olduğunu düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım mahkum olacaktım.Tanıdığım AVUKAT SADETTİN FERİT BEY'i davet ettim.
- Dava önemlidir, dedi, mahkum olma ihtimali vardır.
-Amma yaptın canım, ben hiç de mahkum olmak niyetinde değilim!
Maksadımı pek tabii olarak kavrayamayan avukatım cevap verdi:
- Elbette...fakat müsaade ederseniz, davacının vekili ile konuşayım!
- Hayır, müsaade edemem; ben haklı olduğumu biliyorum. Davacının avukatı ile görüşmeye ne lüzum var? Bu iş yolumun üstüne çıkan bir dikendir. Biraz daha zamana ihtiyacım var. Davayı lehime kazanmanızı da istemiyorum. Yalnız bana zaman kazandırabilir misiniz?
- Buna söz verebilirim.
ilave ettim: Bu vesile ile oyalanmak, belki de hürriyetimden mahrum olmak istemem. Siz buna mani olursanız, bana en büyük iyiliği yapmış olursunuz!
Vekilim bir iki defa mahkemeye gitti. Davayı dağıttı. Bana o kadar zaman kazandırdı ki, İstanbul'dan çıktığım vakit henüz mahkeme bitmiş değildi."
Yukarda adı geçen Avukat Sadettin Ferit, 1926-28 yıllarında İstanbul Barosu Başkanlığı ve sonra Bursa milletvekilliği yapan Sadettin Ferit Talay'dır.
Öner Tanık
(Tüm avukat arkadaşlarımın, büyüklerimin Avukatlar gününü kutluyorum)
Tarih 14 Mart 1919..
M. Kemal İstanbul'da ....
Hukuk-u Beşer gazetesinde kendisinin de aralarında bulunduğu ordu kumandanı rütbesindeki subayları yolsuzluk yapmakla suçlayan bir yazı çıkar. Yazıda isim verilmemektedir. Ama bu Mustafa Kemal'in beyninde şimşekler çakmasına engel olamaz... Aynı gün Harbiye Nezaretine bir mektup yazar. Mektupta: "namuslu Osmanlı kumandanlarını bu şekilde teşhir edebilme kabiliyeti ancak vatan ve milletin mahvolup dağılmasını isteyen bir alçakta bulunabilir" der. Hatta daha da ileri giderek "bu sefil müfteri hakkında gereğinin yapılmasını" arz eder.
Bu mektup, 25 Mart 1919 günü Vakit gazetesinde yayımlanır.
Şimdi 7 yıl sonrasına gidelim. Mustafa Kemal gazeteci Falih Rıfkı'ya anılarını yazdırırken bu olayı şöyle nakletti:
"Gariptir ki harbiye nezareti mektubumu bu gazeteye de verdi. Gazete beni mahkemeye dava etti.Bir gün bir celpname aldım.Hakaret zanlısı sıfatı ile bir hafta sonraki mahkemeye çağrılıyordum.Yaman çatmıştık. Aklımı başıma topladım. Kumandanlık mevkiinde değildim. Siyasi bir şey de yapamazdım.Hukuk çareleri bulmalı idim.İsterdim ki mahkemede bulunayım; fakat o zamanki İstanbul gazetecilerinin en aşağısı ile karşı karşıya gelmek çok gücüme giden bir şeydi.Bundan başka davanın bazı yüksek politikacılar tarafından hazırlanan bir plan olduğunu düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım mahkum olacaktım.Tanıdığım AVUKAT SADETTİN FERİT BEY'i davet ettim.
- Dava önemlidir, dedi, mahkum olma ihtimali vardır.
-Amma yaptın canım, ben hiç de mahkum olmak niyetinde değilim!
Maksadımı pek tabii olarak kavrayamayan avukatım cevap verdi:
- Elbette...fakat müsaade ederseniz, davacının vekili ile konuşayım!
- Hayır, müsaade edemem; ben haklı olduğumu biliyorum. Davacının avukatı ile görüşmeye ne lüzum var? Bu iş yolumun üstüne çıkan bir dikendir. Biraz daha zamana ihtiyacım var. Davayı lehime kazanmanızı da istemiyorum. Yalnız bana zaman kazandırabilir misiniz?
- Buna söz verebilirim.
ilave ettim: Bu vesile ile oyalanmak, belki de hürriyetimden mahrum olmak istemem. Siz buna mani olursanız, bana en büyük iyiliği yapmış olursunuz!
Vekilim bir iki defa mahkemeye gitti. Davayı dağıttı. Bana o kadar zaman kazandırdı ki, İstanbul'dan çıktığım vakit henüz mahkeme bitmiş değildi."
Yukarda adı geçen Avukat Sadettin Ferit, 1926-28 yıllarında İstanbul Barosu Başkanlığı ve sonra Bursa milletvekilliği yapan Sadettin Ferit Talay'dır.
Öner Tanık
daha fazla
Sen ve ben...🌵
İleti
Kaktüs çiçeği gibiydi sevdamız!
Hep uzaktan sevdik,
Dokunmaya cesaret edemedik...
S.K.
Bir cümle.
İleti
Savaş içindeyim.
Başkasıyla değil,
Ruhumla.
Ne yazık ki kaybeden de,
Hep ben oluyorum!
S.K.
Başkasıyla değil,
Ruhumla.
Ne yazık ki kaybeden de,
Hep ben oluyorum!
S.K.
Bir cümle.
İleti
GÜNAYDIN İNSANLIK...
Bir kişinin değişmesi için gerekli olan şey; kendi hakkındaki
farkındalığın değişmesidir.
Abraham Maslow
Bir kişinin değişmesi için gerekli olan şey; kendi hakkındaki
farkındalığın değişmesidir.
Abraham Maslow
daha fazla
Asalet...
İleti
Asalet;
Kalite Karakter gibidir.
Doğuştan ya vardır, ya da yoktur, sonradan kazanılamaz...
S.K.
Kalite Karakter gibidir.
Doğuştan ya vardır, ya da yoktur, sonradan kazanılamaz...
S.K.