- 17 Şubat 2012'den beri üye
Kendisi Hakkında Yazdığı Tanıtım Yazısı
Osman NURANİ Kimdir;
..'RAHVAN ATI YÜRÜYÜŞÜNDEN, KANCIK ADAMI GÜLÜŞÜNDEN TANIRIM....Osman NURANİ'
...Göller Bölgesinde 1966 yılında Isparta'da Hoyran Gölü civarında Dünya ya geldi.
İşletme Fakültesi Mezunu olup, şu an Kamuda yönetici. 2007 yılında Millet Vekilliği Genel Seçimlerine katılmak için Kamudaki görevinden ayrıldı. Sağ cenahta, sağ yelpazede Siyaset yapan Ak Partiden Millet Vekilliği için adaylığını açıkladı (Antalya). Listeye giremediği için aynı yıl tekrar kamuda ki görevine geri döndü. Kamuda yöneticiliğe devam ediyor.
...Hayatı boyunca ilkeli, dürüst, sade, alçak gönüllü, güler yüzlü, centilmen, cömert, sözüne sadık, basiretli, güzel ahlak sahibi, Memleket-Vatan sevdalısı, dindar, vakur ve çile adamı, gönül adamı olarak yaşadı. Ezilmişlerden, haklıdan, Halktan,
HAKİKATTEN ve HAKTAN yana ola geldi. Çocukluk yıllarından 23. yaşına kadar solcu, bu yaştan sonra kendi yaşadığı hayatın sol cenahın hayatıyla tezat teşkil etmesi neticesinde Sağ cenahta yer aldı.
...şiir yazmaya da Orta Okul yıllarında Karacaoğlan'ı taklitle başladı. Yunus'u, Mehmet Akif'i ve Necip Fazıl'ı tanımasıyla Karacaoğlan taklitli yazdığı tüm şiirlerini yakarak bugünkü şiir anlayışına ait şiirler yazmaya başladı.
Şiirlerinde ki tema Vatan, Din, Tabiat, Özlem, Hüzün, Aşk, Erdem, Fazilet gibi konulardır.
Nurani esasen Hiciv (Taşlama) ustasıdır. Günümüz Hicvinin babasıdır.
Şiirlerini, birkaçı hariç hemen hepsini HECE ile yazmıştır.
o bir VATAN ŞAİRİ, HÜZNÜN ADRESİ, ZALİMİN HASMI, MAZLUMUN DOSTUDUR.
Şuan Antolojide kayıtlı şiirlerinin 3-5 tanesi hariç hemen hepsi 40'lı yaşlardan sonra ki yazdığı şiirlerdir. Şiirleri kayıtlı olanlarla sınırlı olmayıp çok sayıda şiiri vardır. ŞİİRLERİNİ kitap yazma aşamasına getirmiş bulunuyor.
...Şimdi müsaade ederseniz Hayata dair kısa bir anekdot yazayım.
...İnsan denen varlık diğer canlılardan farklı olarak, sonsuz bir arzu taşımaktadır. Elde ettiği herhangi bir nesneyle genel de hemen her insan yetinmez. İlla daha fazlaya daha ziyadesine, arzu ve istek duyar. Lakin diğer canlılar böyle değildir. Örneğin bir ASLAN bir av yakalayıp yediğinde önünden onlarca CEYLAN geçse belki dönüp bakmaz. İnsan ise o an karnını doyurduğu ile yetinmeyip, hemen istif etmeye başlar. Sanki aldığı nefesi geri vereceğinden eminmiş gibi. Elbette insan yan gelip yatmamalı. Elbette hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmalı ama lakin KANAAT etmesini de bilmeli. Demem odur ki Ey İnsanoğlu MADEM BU DENLİ SONSUZ ARZU VE İSTEK SAHİBİSİN ÖYLE İSE ÖLÜMLE DÜNYANIN SONBULACAĞINI, AHİRET HAYATININ OLMAYACAĞINI NASIL İDDİA EDERSİN. ÇÜNKÜ GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ FITRATINDA SONSUZLUK ARZUSU VAR. HERŞEYİ SADECE BU DÜNYADAN İBARET SANMA, MİZANDA TARTIYA VE HESABA ÇEKİLECEĞİNİ UNUTMA. EVET FITRATIN SANA DİYORKİ SONSUZ OLANA YANİ ALLAH (C.C) 'A RÜCU ET DİYOR. Allah(c.c) bunu Kur'an-ı Kerimde 3 surede; (bk. Âl-i İmran, 3/185; Enbiyâ: 21/35; Ankebut, 29/57) "Külli nefsin zâikatü'l-mevt", yani "Her nefis ölümü tadacaktır." buyrulmaktadır.
...Tefekkür edenlere selam olsun.
Osman NURANİ