1966 Ankara doğumlu olan ve halen Ankara’da memur olarak yaşamını sürdüren şair Ahmet Arık’ın, uzun yıllar süren edebiyat çalışmalarından sonra “Git Dedi Kedi… Geldim” adlı ilk şiir kitabı, 2007’nin son ayında, bir bebeğin meraklı mütevaziliğiyle çıkmayı başardı. Türk Edebiyatı’nda uzun soluklu bir yeri olacağına inandığım şairin ilk izleği, öyküsel temalardan oluşmaktadır. Kullandığı dil ise gelmiş geçmiş edebiyat akımlarına çok fazla bel bağlamadan, fakat belirli birikiminin de dizelere yudum yudum içirildiği özgün bir üsluba denk düşmektedir. Retoriğinde hissedilen insan sıcaklığı, Anadolu’ya akan yalın duruşu ve halk içi kullanılan deyimlerin de şiirlerine yerleştirilmesi; onu, şairliğinin yanı sıra, ozan görünümüne de büründürmektedir. Şiiri; yalnızca dil üzerinden oluşan bir sanat olmaktan çıkarak; imgelerin satır aralarından aşka, sevgiye veya tabiata yönelik anlatılarla, insan duyarlılığını yükseltecek bir hedefi amaçladığını görürüz. Yaratıcılık öncelikle kurgu zenginliği ve derin bir gözlemcilik gerektirdiği için; olayların akışı, nesnelerin duruşundaki incelikler; kendiliğinden, onun dizelerinde sivrilebilme gücünü gösteriyor. Çipura Hal’inden, Agop’un Kaneviçesi’ne kadar koyduğu tüm başlıklarda da canlı bir durum (hal), yani etkenlik söz konusudur. “Mağrur kalamamış mor çiçekler tutar, gelen geçenin zaptını. / Zabit çeşmesinin mermer frizlerine çentik atar varışları, / bir hergelenin o kibirli elleri.” “Sapı Silik Şehir Meselesi”nde geçen bu dizelerdeki, çiçeklerin mağrur kalamaması ve zabıt tutması, bitkileri bile yerinden oynatarak insana eş tutmaya yeter de artar bile. “Bir yarasanın dölü düşer rahmine. / Bilir misin? bir yarasa çiftleşmesi yeter, / her gün yeniden gebe kalmaya. / Bu döl ki içinde, / tekrar tekrar seni büyütür.” “Yarasa Kapatmasının Sancılı Doğumları” adlı şiirinden alınan bu dizelerde ise; yarasalar, yerine göre kötü hayvanlar olarak anılsa da, imge altı müthiş bir güzellemeyle çiftleşmenin yaşama düşen ereğini anımsatır. Şair Ahmet Arık’ı tuttuğu bu yolda kalemimle de olsa gönülden destekliyor, birçok edebiyat dergisinde zaman zaman karşılaştığımız, sinik şiirlerin ötesine geçen bir mühürle, imza vuracağına inanıyorum. Ayrıca kapak tasarımında emeği geçen değerli dostum ve hep de dost kalacağımıza inandığım özgün ressam Canan Alkan’a teşekkürlerimi sunuyorum. Yine yeni ses, yeni soluk olan şair Ahmet Arık’ın bu kitabının hazırlanmasında katkısını esirgemeyen ve tanışmakla da mutlu olduğum Sevgili Mine ve Müzeyyen Batmaz’ın duyarlı ruhuna sevgilerimi göndererek keyifli okumalar diliyorum. Şimdi buyurun şair Ahmet Arık’ın gönül gözünden dizginsiz seyrü seferlere.. Şişirin yelkenlerinizi.. Foraaa!!!
Retoriğinde hissedilen insan sıcaklığı, Anadolu’ya akan yalın duruşu ve halk içi kullanılan deyimlerin de şiirlerine yerleştirilmesi; onu, şairliğinin yanı sıra, ozan görünümüne de büründürmektedir. Şiiri; yalnızca dil üzerinden oluşan bir sanat olmaktan çıkarak; imgelerin satır aralarından aşka, sevgiye veya tabiata yönelik anlatılarla, insan duyarlılığını yükseltecek bir hedefi amaçladığını görürüz. Yaratıcılık öncelikle kurgu zenginliği ve derin bir gözlemcilik gerektirdiği için; olayların akışı, nesnelerin duruşundaki incelikler; kendiliğinden, onun dizelerinde sivrilebilme gücünü gösteriyor.
Çipura Hal’inden, Agop’un Kaneviçesi’ne kadar koyduğu tüm başlıklarda da canlı bir durum (hal), yani etkenlik söz konusudur.
“Mağrur kalamamış mor çiçekler tutar, gelen geçenin zaptını. / Zabit çeşmesinin mermer frizlerine çentik atar varışları, / bir hergelenin o kibirli elleri.” “Sapı Silik Şehir Meselesi”nde geçen bu dizelerdeki, çiçeklerin mağrur kalamaması ve zabıt tutması, bitkileri bile yerinden oynatarak insana eş tutmaya yeter de artar bile.
“Bir yarasanın dölü düşer rahmine. / Bilir misin? bir yarasa çiftleşmesi yeter, / her gün yeniden gebe kalmaya. / Bu döl ki içinde, / tekrar tekrar seni büyütür.” “Yarasa Kapatmasının Sancılı Doğumları” adlı şiirinden alınan bu dizelerde ise; yarasalar, yerine göre kötü hayvanlar olarak anılsa da, imge altı müthiş bir güzellemeyle çiftleşmenin yaşama düşen ereğini anımsatır. Şair Ahmet Arık’ı tuttuğu bu yolda kalemimle de olsa gönülden destekliyor, birçok edebiyat dergisinde zaman zaman karşılaştığımız, sinik şiirlerin ötesine geçen bir mühürle, imza vuracağına inanıyorum. Ayrıca kapak tasarımında emeği geçen değerli dostum ve hep de dost kalacağımıza inandığım özgün ressam Canan Alkan’a teşekkürlerimi sunuyorum. Yine yeni ses, yeni soluk olan şair Ahmet Arık’ın bu kitabının hazırlanmasında katkısını esirgemeyen ve tanışmakla da mutlu olduğum Sevgili Mine ve Müzeyyen Batmaz’ın duyarlı ruhuna sevgilerimi göndererek keyifli okumalar diliyorum. Şimdi buyurun şair Ahmet Arık’ın gönül gözünden dizginsiz seyrü seferlere.. Şişirin yelkenlerinizi.. Foraaa!!!
Nefise KARATAŞ / Denizli
Şair - Yazar