GÖNÜL
Bu ne telâş böyle, ey deli gönül
Boş hayâl peşinde, koşar durursun Ağarmış saçların, bükülmüş belin Fani bir aşk için, yanar durursun Yalan sevdalara, kanar durursun Dertlenir sazını, çalar durursun Yeşil iken gazel, olur kurursun Nedir bu telaşın, dur deli gönül Sen uslanmaz mısın, Allah aşkına Laf anlamaz oldun, neden bu ara Feri yok yüreğin, dönmüş şaşkına Hak kapısına var, gir deli gönül Deli gönül, koşa koşa yoruldun Bazen dalgalandın, bazen duruldun Dünya aşkı için, sefalara kuruldun Bedbaht olma, hak kapıdan gir gönül Sen Cennet’te, hamur idin yoğruldun Hamur iken, insan oldun doğruldun İnsan doğdun, bu dünya ya koyuldun Secde eyle, hak kapından, gir gönül Bir o yana bir bu yana savruldun Bitti ömrün, musallada yunuldun Mezar denen, bir zindana konuldun Sarıldığın kefende, dur deli gönül Kasım 2015 |