Ayrılık Saati
Ne zaman ayrılık saati gelse,
En vazgeçilmez yerinde, yaşamın Duysak ayak seslerini akşamın, Ve sokaklardan el ayak çekilse Bir ürpertiyle duyarım o zaman Seni çağıran sesi uzaklardan. Ne zaman ayrılık saati gelse, Bir gariplik çöker içime birden Kalan tek anı gibi, bir devirden. Durmadan çalınır, o gamlı beste Sanki bilir de hazin öykümüzü Bulutlar ağlar, kararır gökyüzü. Ne zaman ayrılık saati gelse Bir çaresizliği anlatır gibi Birden değişir gözlerinin rengi Mavi solar, koyulaşır yeşilse Sarınca ruhunu eski bir hüzün Uçar gider pembeliği yüzünün. Ne zaman ayrılık saati gelse, Uzatsan özlemle ellerini, Tüm ağaçlar döker yapraklarını. Ne çiçek kalır ortada, ne bahçe Sadece uğultusu o rüzgârın Ve bir umut kırıntısı, belki yarın… Ne zaman ayrılık saati gelse Bir fırtına çıkmışçasına, büyük İçimizdeki güllerin boynu bükük Bir zaman kalakalırım öylece Neden sonra gittiğini anlarım İçimde güller solar, ben ağlarım Bu Sessizliğin Ürkütüyor Beni, Belki Sensizliğe Alıştırırsın, Bu Bedeni, Yüreğim Dayanamaz, Unutamaz Asla Gideni, Çocuklar Gibi Ağlar Oldum, Sen Gittin Gideli... |