mürekkepli azrailtek şiirlik canını almaya geldim soluğum mürekkepli Azrail utansam mı bilmiyorum iki kişisin hangi senden başlamalı bozmaya ezberini hangi seni öldürmeli girizgahında cinnetimin en güzel yanımı öldürdüğün için eliflerin boynunu kırdığın için sebeb-i cinayetime gelirsek: aşktan korkuyorum mahalim oldu gözlerin med cezirlerinde boğulduğum ne çok yıldız öldürmüşsün gördüm labirentlerin çıkışsız içinden çıkmak istiyorum senin koridorlarında bir diyojen feneriyle tek başıma kayboldum cin olsa lambasını kundaklardı çok kötü sen ölü sevdaların esamesiz mezar taşlarına sokul sırtım çürük benim öykünemezsin bir gövdede taşınamayız böyle kerberos kafalarımızla bir yol ayrımı bulalım vedalaşalım olur deme bazen sıklıkla dar vakitli seyreltilmiş anlarımda tam karşılamıyor hiçbir şey işte tuhaf vakitlerde bil sen kırmak istediğim ağzını öpmeyeceğim o üzüm bağından bozma ağzını diyorum öyle roman olacak bir şey değil uzun hikaye de değil anlatıversem belki bir Hayyam çemberi kuşatılmışlığım senli dört dize dört mevsim -yine mi- çatlayan ruhumu örtemiyorum sarılsan dayanılmaz bir hafiflikteyim... var mıyım... sende sana söyleyecek sözüm kalmadı kırıp kırıp attım boş bardaklarımı kötümser yüzlerimi sağaltılmış yüzlerimi dünyaya sığmayan boşluğunu çiçeklerle şiirlerle çocuklarla dolduruyorum sen de şikayet etme artık fermi paradoksuna tapın iyi gelecek hitabı tutturamıyorum bazen seviyorum diyeceğim geliyor kendimle başa çıkamıyorum sen züleyha yırtığı gözlerinle bakma bakma bakma bak bir histeride öldürecektim seni zaman doldu oldu tamtakırım son bir yutkunma kaburgandan bir kuş doğur beni vur |
Şairlerin mutluluk haykırışının ürünü..
Beğendim...
....................................... Saygı ve Selamlar...