Az Dedim Anla Çok
çokça ıslanınca yağmurlardan,
korkarım o an yıkamaya ellerimi. sezim güvelenir içerimde yine de açığa çıkarmam, örterim, belermiş izlerimi. şimdi, insan minyatürü etrafım bin parçadan bir bütün kaldım öylece kalakaldım, ben. izdihamına uğradım; minik ellerin soru kumbarası kafaların üç boyutlu anların ve bilmem hangi duyuların. eteğimde ellerimde gözümde hülasa bütünümde, kopyası kaldı çocukların. bilmem, ben nelere dolandım.. açık açık zorlanıyorum. el etek çekmiş gibi gün yüzü oysa anlıyorum erimesinden karların; mevsim durdu, bahara. en tuhafı da, geçsin demiştim, geçmiş. ürktüm, zamandan. hızlı çekim bir kayıt, aylar yokuşlar iniyorum inişler alıyorum, kendi içimde kendi içime. fakat, açıkçası zorlanıyorum. hala göğsünden yaralı, ceylan. bir zarf olup titriyorum elinde, davamın. niye geldim, nerdeyim bilmiyorum. sadece bulanıyorum, tutamıyorum. bazen, apaçık gasp ediliyor alınmış ruhumun uykusu ve bazen gerçekten boşa uyuyorum. çünkü daha çok yoruluyorum. hazmedilmemiş bir şeyler var bu havada, tek rengine saklanmışçasına ömrümü ayıklatıyor bana; günümden, gecemden, düşümden. "harcayacaksın" dı, biliyorum. çoktan doldu, altı üstü sadece satır arasına düşen haritametod sözlükler açıklayamıyor, ahvalimi. dinik bırakmaya erteliyorum, serzenişimi. bir rüyadır, uyanıyorum; ben nerdeyim? nerde kapı aralığında şapkasını aldığım ihtiyarlığım, kayıp mı ettiniz sarı kulaklarında parmak izli ayıcığımı, yok etmeyin gençliğimi; elimde bir o kaldı.. açıkça, zorlanıyorum.. |
söze ne hacet