Eskiyorduk, Eskiyen Giysiler Gibi Anlayamadık…
Yaşlanıyor muyuz ne
Tek tek düşerken takvimlerden sayfalar, yıllandık Yıllandıkça şarap oluyoruz sandık Züğürt tesellisi idi kabullenemedik Oysa, ölüm gibi yaşamın bir gerçeği idi Eskiyorduk, eskiyen giysiler gibi anlamadık Biliyorduk, her can ölümü tadacaktı sonunda İnanamadık bir gün “elveda” diyemeden gideceğimize Keza, inanamadık; günden güne eskiyeceğimize Gözümüzün görmez, kulağımızın duymaz olacağına Belimizin bükülüp, elimizin ayağımızın tutmayacağına Bilsek de inkâr etmek kolay geldi hep Sonbaharda dökülen yapraklar gibi Döküldük hayat yollarına bir bir Anılarımızı bıraktık dökülen her parçamızla Acılarımız serildi bastığımız her yere, bazen sevinçlerimiz En çok da sustuğumuz, dışa vuramadığımız iç burukluğumuz Hep bir yerlerde takıldı kaldı ağaç dallarına İçimizi burkan, o iç sızlatan hallerimiz Kimi, çocukluğumuzdan kalan Kimi gençliğimizde sancılanan Yılları hesaba çekmek boşa şimdi Başka neye yarar içini acıtmaktan Bir yıldız gibi bir yıl daha kaydı zamandan Yaşlanıyor muyuz yoksa Ben miydim inatla hiç oralı olmayan… 14/02/2016 20:15 Perihan METİN NOT: Şiirime "Uğur Böceği"ni layık gören Edebiyat Defteri Yönetimine, teşekkür ediyor, her şeyin gönüllerince olmasını diliyorum. Sağ olsunlar. |
Yüce yürekten yine çok duygulu bir şiir dile gelmiş…
Kutlarım…
Şiir sev, şiir yaz, şiir oku...
...................................... Saygı ve selamla.