Vaziyet/Acziyet
Ne çabuk da tükendi ah o gençlik yıllarım
Yokuşa tebdil oldu dümdüz giden yollarım Hani eşim yoldaşım bomboş kaldı kollarım Zaman su gibi aktı bastım elli yaşıma Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma Alem yazın donarken ben kışın yanıyordum Abı hayat suyundan içtikçe kanıyordum Neşe muhabbet eyyam hiç bitmez sanıyordum Gün döndü şafak söktü kaldım yalnız başıma Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma Çatlarcasına koşan deli taylar gibiydim Ummana su taşıyan duru çaylar gibiydim Hedefine ok atan gergin yaylar gibiydim Zemheri ortasında kırağ düştü kaşıma Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma Kutuplar donduramaz volkan pişiremezdi Hançerler kanatamaz kurşun düşüremezdi Deryalar batıramaz ırmak taşıramazdı Sol yanımda sancı var ağrı girdi döşüme Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma Yedi düvelle kardeş felekle barışıktım Sarı siyah cilveli güzellere aşıktım Hayat denen çınara sarılan sarmaşıktım Büzüldüm bir köşeye ecel düştü peşime Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma Yıllar yılı biriken hesabım karalandı Gözlerimi kapatan perdeler aralandı Şimdi yorgun yüreğim kırk yerden yaralandı Hafakanlar yerleşti sabah akşam düşüme Kınadığım ne varsa bir bir geldi başıma 13.02.2016 Kütahya |
Yaş elli oldu haa Gardaş,
kocadık desene...
Şiirlerini okumak ayrı bir tat bırakıyor gönül damağımızda.
Rabbim hayırlı ömürler versin.