NAZIM USTA nın 114. DOĞUM GÜNÜ AnısınaVay be vay anasını be Vay benim ellerimde serpilip gelişen hayat Vay benim Aydınlık düşlerime Saplanan hançer Vay benim puslu yollarında Düşüp kalktığım yurdum. Düşmüşüz iki kollu uçurumun İki sarkık yanına. Yüzlerini ayaklar altına almış İnsanlar yürüyor Kendi göğünden uzak uçurumlara. Zulmün pençesine düşmüş özgürlüğüm Can telef etmekte Sanayi yollarında Nazım Hikmet Vatan hainliğine devam ediyor hala. Bugün Yüzüncü yaşına ayak basıyor Nazım Sakın demeyin ha Ölümden sonra yaş mı sayılır. Sayılır lan sayılır Adam gibi yaşayana ölüm mü olur. Onlar Tek duvaklı gelinin Gerdeğine girer gibi Girdiler toprağın koynuna Hücre hücre sararak yurdu. Ölümsüzlüğe kulaç atarak Aştılar ölüm denizini. Onlardan bir çığlık kalır Sokaklarda yansıması dinmeyen Ölümsüzleşirken sevda Ölümsüzleşir isyan. Yıllar öncesinin yansıması Çınlıyor kulakları da Amerikanın yarı sömürgesiyiz- Diyor Nazım Ustaya hırlaşıyor Kan buğusunda dişlerini ısıtanlar Salyalı dudaklardan Dehşeti dökülmekte yaşamın. Çok şükür, çok şükür Ölsem de gam yemem gayri Sonunda kurtulduk yarı sömürgecilikten Şimdi Tam sömürgesiyiz Amerikanın. Emek işkenceye mahkum Umut dar ağacında Yargısız katledilmekte hayat Şimdilerde Deli dolu akıyor koyağında sular Başlarını çarpa çarpa taşlara Nazım Hikmet Vatan hainliğine devam ediyor hala. Bir dolar bir buçuk milyon Efendilikten kurtardık köylüyü Kölesi yaptık yoksulluğun İzavura lar bize ağlıyor şimdi Bütün kirlenmelere Kapattıkça kapılarımızı Alıcılarımızdan girdiler Odamızın sıcaklığına. Önce kültürlerimizi yozlaştırdılar Sonra çaldılar duygularımızı Gün geçtik çe Kendi maymununu yarattı sermaye. Haber dediler Pisliklerini döktüler eteklerinden Kim kiminle yatmış Kimin şeyi kimin neresinde Piç ettiler yaşamı. Piç ettiler serpilip gelişen hayatı Şimdi Medya maymunlarının Salyalı dudaklarından Hortumlananm kanı dökülmekte Emekçi halkımın. İki bacak arasına asılmış sevda. Yoksulluğun- Bekareti satılmakta otel odalarında. Şose boylarında aç kadın Doyurabilmek için bebesini Sarkık memelerini okşatmakta Yüzünü yitiren insana. Fabrika kapılarında Makina lar dan değersiz Kendi mezarına kazmakta emekçi. Kul edilmiş insanlık kula Nazım Hikmet vatan hainliğine Devam ediyor hala. Vay be- vay anasını be Tükürmeli böyle yaşama Nereden nereye geldik böyle. Vay benim Çürümüş damaklarımda Kırılıp dökülen dişlerim Henüz çiğnenmeden çalınmış lokmam. Vay benim omuzdan düşen kolum Vay benim bir defa bükülüp Bir daha doğrulmayan belim. Nereye böyle ayaklarım Niçin susarsın dillerim Neden görmezsin gözlerim Baksana, duysana, görsene Nazım Hikmet vatan hainliğine Devam ediyor hala. Nasırlanmış Çatlak derisinden Kanımı sızdıran Ellerim Bırak yazma gayrı Yarına kalsın güzel sözler Sevdalar aşklar Tutkularım aydınlık özlemim. Sakın ha Abidin Sakın çizme Mutluluğun resmini. Hele bir sürelim maviye yelkenleri Hele bir varalım gelecek o günlere Sakın ha Abidin.. Bir umudum kalsın yarına Bak gül yanaklı bebesini emziren Anneler Zehir içiriyor bebesine. Sarı balık yitirdi rengini Sakın ha Abidin... Bu kahır öldürsün beni... Çizersen Çürütürler mutluluğu Kırılır direncim Gelecek nesle kalsın Mutluluğun resmi. Biraz daha bekle be Abidin Hele bir hanımeli açsın Tanyaların çığlıkları açsın balkonlarımızda. Güneşe başkaldırsın Utancını kasketin altına saklayanlar Gözden kaçan gerçeğin Dile düşen adıdır isyan. Hasret yangını Dudaklarımdan Özgürlük türküsü dökülsün hele bir. Hele bir Yürek diretilsin Diş bilensin Yarınsız kalışlara. Kırılsın bilekte zincir Yıkılsın hücreler Sevdam ulaşsın bulutlara Baksana Abidin... Nazım usta Vatan hainliğine Devam ediyor hala Özgür bir dünya düşlerken Hortumlandı damarımda kan. Emek yenik düştü Kasalarını vatan sayanlara Afrikalılar gibi yaşıyoruz da Avrupalaştık diyoruz. Kendi kabuğuna çekilmiş Cevahir yürekliler. Sarhoş ağızlara yenik düşmüş Direniş türkülerim. Barlar pavyonlar Devrimci tüketiyor Kafatasçı üretiyor Salyalı dudaklarda sarhoş naralar. Umut ayaklar altında Emek katlolmakta fabrikalarda Nazım Hikmet vatan hainliğine Devam ediyor hala... IX Yüz yıllık Bir direniş türküsü Nazım Bazen şiir olur Bazen türkü Bazen kaygısıdır kan içicilerin. O şimdi Başı göklerde bir çınar. Çalamamışlar güneşini. Rüzgarlara bırakmış şiirlerini. Onun türküsü gelir uzaklardan Rüzgarın kanatlarıyla. Dağlar türkü söylüyor Nehirler ağlıyor Kalemim- Pis yüreğine Dalıp dalıp çıkıyor. Kahpeliğin ırkçılığın Ve satılmışlığın Yüreğimde sevdası Nazım’ın Ellerimde isyanı. Yıllanmış bir çınarbaşı yıldızlarda Yüzüncü yaşında. Vatan hainliğine devam ediyor Nazım Hikmet RAN hala....... OCAK 2002 Abdullah Oral |