KIZIL GÜNEŞİ İÇERİM YOKLUĞUNDAbilir misin? ne çok özledim tenine dokunmayı ellerini tutmayı, yanağından öpmeyi sindire sindire koklamayı...ne çok ama yoksun artık sen gecemin karanlığında...yıldızında gündüzümün güneşinde, mavisinde bir boşluk yüreğimde bilir misin? yokluğunla zifiri bir sürgünde aklıma düştüğünde yanan ateşinle nasıl da sızlar bu yürek bilir misin…. eeeey can? sensizliğin dayanılmazlığını akşamları...yokluğunda her gurup vakti kızıllığını şarap şişelerine doldurup yıllandırdığımız güneşi içtiğimi içtikçe film şeridi gibi gözlerimin önünde uçuşan anılarda boğulup kendimden geçtiğimi anılar...! anılar her yanda halen nefes alışın…saç telin…kokun sıcaklığı teninin bazen ağlayan bazen gülen huzurlu, sessiz beni ısıtan baktıkça bağlandığım o mülteci gözlerin sana söylenmemiş nice şiirim var çok geç kalınmış yazılmamış, okunmamışlar neden hep geç kalırım? yaşamı, sevgimi yakalamak için sunduğumu sanırım aslında sunamamışımdır hep uzaktan severim kadınları...bir gün ayrılabiliriz diye sessizce durduğum yerde beynimde, yüreğimde belki bencilce...birazda kendimce hep yitince...sevgimi anlarım anlarım ağlarım…sessiz sessiz ağlarım bazen geceme bir yıldız kayar sen gülümsersin bana ellerinle dokunur...içime dolarsın azar azar hissetmeye çalışırım seni yalnızlıktan, karanlıktan...kendi soluğumdan ürkerim upuzun sehersiz bir gece başlar yorgun ve umutsuz sonunda uykuya yenik düşerim kendimi bilinçaltıma salıveririm bazen de senin yerine...en az senin kadar özlemini çektiğim annem ’yavrum’ diye sesiyle karşılar kollarıyla sarar sıcaklığıyla ısıtır, korur beni birden sahne değişir...sanki filim kopar koptuğu an kötüdür, soğuktur beni üşütür ve yalancı bir şafakla apansız uyanır boynu bükük yine sensiz yalnızlığa mahkum bir yaşam başlar yağmura hasret kırık bir şemsiye gibi kimse dokunmaz hıçkırıklarıma ve her gün sevmek...kan ağlar //...yüreğine sevgi değenlerde aşk acısı iz bırakır...// 1997 tahsin özmen,bez bebekler de üşür,çatım ajans&baskı yay,ank,2006 Tahsin Özmen |