NESİN SEN
NESİN SEN
en kara düşmüsün yoksa çölde susuz kalana serapmısın bir görünüp bir kayıp oluyon yoksa ruha gıda dudaga bal mısın NESİN SEN kara geceye ışık gündüze güneşmi yoksa sır dolu bir küpmüsün şavkı vuran ay gibisin derin sularda NESİN SEN yürege dermanmı yoksa katle fermanmı soguk gecelerde aşk ile yakanmı yoksa dört duvarda kalan mahkümmu NESİN SEN kelimelere sıgmayan dilden düşmeyen şarkımı narına yanan kereme aslımı yoksa dag deldiren şirinmisin NESİN SEN dalında kokan gülmüsün yoksa koparılmış bir kenara atılmış karanfilmi bal veren arının kondugu güzel kokulu bir çiçekmi NESİN SEN sormadan bilinmez sır küpüsün nerede nasıl duracak bilinmez sel gibisin delifırat azgın nehir sen onu içine alan kara deniz gözle görülen ama elle tutulmayan bir rüya gibisin hayali bol ama koklanması zor bir gülsün dört duvarda mahküm ama şirin bir çocuk gibisin ferhat ile şirin kerem ile aslı sonu olmayan masal gibisin öptükçe öpülecek bal dudak ama sonu olmayan yol gibisin bazen varılan yol ama aşılmaz dag gibisin gözün gördügü ova ekilemeyen tarla gibisin en kara düş ama ankara gibi başkentsin anadolunun bagrı gibi yanık ama erciyes gibi yükseksin ulaşılamaz derin deniz gibisin limanı olmayan seni çözmek için ne kadarda çalışsam prof olur yine çözemem kara bir dünyada güneş gibisin varlıgıyla mutlu eden |