Sen seyrine doyulmaz güzeller güzelisin; Lakin, pek coşulacak kent değilsin İstanbul! Belki çok uzaklara tatlı geliyor sesin; Lakin, sen koşulacak kent değilsin İstanbul!
İnsan üstünde insan, araç üstünde araç, Arapsaçına döner akşamüstü trafik. Kimisinin yüreği, kimisini karnı aç; Kimi çok acımasız, kimileri çok müşfik.
Her akşam bin aşkdoğar, her sabah bin aşk ölür. Sen öyle sevilecek kent değilsin İstanbul! Yıkılmış sur mazgalı mazlumuna köşk olur, Sen öyle övülecek kent değilsin İstanbul!
Dolmuşlar, otobüsler, hıncahınç insan dolu. Hepsi ayakta uyur, durakta uyanırlar... Hayat denen dünyada herkes tutmuş bir yolu, Yaşamayı bu yol da gidip gelme sanırlar.
Fırsatlar ülkesisin, iş sen de, aş da sen de; Bir kişiyi yükseltir, bin kişiyi boğarsın. Yok olma korkuları oluşurken bedende; Her sabah bin umutla günlerine doğarsın.
Belki de kötülük yok; düşüncen de, gayende, Lakin sen yaşanacak kent değilsin İstanbul! Coşari’ye gel derler, korkuyorum sayende, Sen, tümden taşınacak kent değilsin İstanbul!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İSTANBUL şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İSTANBUL şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.