RüyaÇok eski bir gül kurusu Bağrımdaki derin mi derin oyuk Âleme dîvane duran aklımın seyrine daldım Şimdi benim; evvel, ahir hükümsüz Dil , dimağ , efkar lâl Benim! Sessizliğe mahkum edilmiş çocuk Sesimi bir yerlerden hatırlar gibiyim Soluğu kesilmiş yorgun sesim Uzun seyehatlerde bileği burkulmuş bir kısrak Doluya müptela sağnak sağnak İsimsiz bir mektup benimki ! Kursağıma bile buyur etmedi hevesim Dört mevsimi yaşamak var ya Kendi kısa, tesiri belirsiz demde Yorgunum! Kardan, borandan değil değil şikayetim Şefkatle gelip iliklerime dek üşüten yağmurdan Neden kanıyorum ki her seferde Şimdilerde tam üstündeyim fokurdayan ömrün Artık gözlerim yorgun düşmüyor camlarda Boşuna beklemiyorum serseri akşamları Bir kabullenme ve bir bekleyiş Her tükenişte yeni bir diriliş Tuz dökülmüşçesine sızı var kanayan yarada Kuytularda bir yerde keman duyuyorum Tek korkum cani sessizliğin korkusu Duruldum. Ahengiyle daldım yine bir uykuya Mekan, zaman , elem firari Kanatan dikenlerine inat ortalık gül kokusu |