düşlerimin mavi tutamları gölgesiz
haki yeşili istiridye kabuklarından,
safir mavisi sahil yapmaya karar vermiştim. lazım olan, bir merdane eninden kalma, küçük cep kitaplarıydı. düşlerimi onlarsız çizemezdim, parlak kağıtlara. çünkü yardım almalıydım, heyecanlıydım. gözlerim, önümdeki toz pembe kitaptan bir şeyler taradı. her sayfadan, birer yudum yuvarlandı zihnime. ve şimdi, hazırdım. çizmeye başaladım. ilk kez, saatler birbirine karışsın istedim. kaygan yosunlara sarmayı planladım, zamanı. gün, bana yetmeliydi. önce, küçük ve renkli kaselerde, kelimeler fırlattım önümdeki denize. deniz, uysal olmalıydı çizim bitene dek. ne de hızlı yutuyor, her birini. sonra kavisli dar sokakların hızlı nefes alışlarını çıkardım ceplerimden. ceplerim boşaldıkça yenim yitirdi ağırlığını sahilim de şekil almaya başladı. fakat sorarsanız, sahil şeridimin enini de boyunu da düşünmedim. uçsuz bucaksız bir denizin boynunda sınırlar mühim olamazdı. belki bakarsınız, dünyanın öbür ucuna ... çünkü yelkeni yırtılmış, ümitsiz gemilere müjde olmalıydı benim sahilim. rüzgarı tükenmemiş maviliklerin, bir anlamı da bu olmalıydı. bu sebepten, varlığın en soyut köşelerinden ümit dilendim bir yandan gün batımına dek. ve hızlandım. son kez her iskele başına üçer fener donattım. ve ardından, bir kaya parçasına ayaklarımı uzattım. şimdi varlık denizinden bir sahil şeridinde gölgemi yıkıyor, gün batımı ... |