Düş yağmuru
Ne yapıyorum, ben yine.
Küllenmiş bir hayalin ateşini deşiyorum. Düş yağmurları içinde. Pişmanlığım üzerine hayallerden bir dünya kurmaya çalışıyorum. Rahatlık batmış gibi, oturduğum yerimde. Kaybettiğim, mutluluğu Bulacakmışım gibi, hiç olmayacak düşler kuruyorum Yeni bir gelecek için kendime. Sıfırdan başlıyorum. Yele, sele, rüzgâra savurduğum gançliğime. Silip atıyorum, hayatımdaki bu güne kadar kazanılmış her neyim varsa. Sonra! İçinde mutluluğun olduğu Kaybettiğim ve hala hasreti ile yanıp tutuştuğum Yeni bir dünyanın yaşamını, kurmaya çalışıyorum kendime. Gözlerimin önünde, yapmak istediklerim. Birer, birer koyuyorum. Ellerimle, bir zamanlar koyamadığım taşları, taş, taş üstüne. Ve sonuçta Uzatıyorum ayaklarımı bakıyorum şöyle bir keyfime. Mutluluk, keyf içinde. Kulaklarımda, kuş sesleri Öbür tarafta! Derelerden gürül, gürül akan, sularının sesleri Dalları salkım saçak, bir ceviz ağacının ağır serin gölgesinde Beni mutluluktan mutluğa koşturuyor, hayal edip durduğum düşlerim. Bu saaten sonra, bunların bana ne faydası varsa. Bana, neye gerekse… Oysa ben, Gelmişim, ömrümün sonuna Olan olmuş, biten bitmiş, karışmışım çoktan çoluk çocuğa . Ve’ de, torunlara.. Düş’ de, hayal’ de, hepsi boşuna. Amma, olmuyor işte… İnsanoğlu istese’de, istemese’de, dönüp bakıyor yine’de arkasına. Yıllardır yürüdüğü, yolun sonu görünmüşse de… 25 Eylül 2015 Ahmet Yüksel Şanlıer |
Kadın olmak ve aşk yazmak kurallar arasında sanırım :(