HAL/E/VİZYONÇün, Işırdı gözlerim Gülümseyen Güneşe Vücudum aydınlanır Varlığımı bilirdim. Arıca bal toplardı, Türlü çiçekten t(e)inim Isırdı gözlerimi Bin engerek yılanı Çün baktıkça köroldum/köröldüm/köreldim Mil çekti gözlerime -Romen Diyojen gibi- Işığı göremedim. Ondan bin beter oldum/öldüm İki cihan saadetim Kırallığım da gitti. Bin engerek zehrini İçirdi gözlerimden Say ki vardım yokoldum Kösnül arzularımla -Tıpkı köstebek gibi- Yer altına hapsoldum. Soğuk tiksinti veren eğri büğrü yılanlar, Yamrı yumru adamlar, yamuk yumuk yalanlar Dahhâk yılanı gibi beynimi yiyorlardı. Yılanlar gözden girip Beyinde yuvalanıp Kıvrılıp yatıyordu. Yılanlar kıvrıldıkça İnsan kıvranıyordu. Bir yılan dansı dünya Şeytanın üflediği Hapsedip bir kutuya Koymuşlar zipleyerek Bin başlı bir ejderi Onun bir tek kılına nice bin insan bağlı Gözlerinden asılı Açtım mı düğmesini -Açtırma kutuyu da Seyretme şu kötüyü- Çıkar zıplayaraktan Gözlerinden öperler Öptüğü yerden önce Yaralar ve kurtçuklar Yılancık yalancıklar Kaynamaya koyulur Musa’nın mucizesi Asasının yuttuğu, Ip, yılan zannedilen, Bir sihirbaz sopası. Bildinse ger bakmayı Yılancıklar kaybolur İçin ışıkla dolar Kalbini kaplar huzur. Fendi zayıf şeytanın Çıt deyince çıkarlar. Çıt diye bir ses gelir El çeker gözlerinden Bulursan eğer seni Yıkarsın tüm bendini Alkışlarsın kendini Çün g/özüm bunu bildim! Çıt diye bir ses geldi Alkışladım kendimi. Kenan Erdoğan |