Yedinci Peron
Tükürük ve sigara izmariti yan yana düştü
Kirli kağıt bir mendil ayrı yana düştü... Bir anons geçti akortsuz bir ses: Anlaşılmadı Başka bir anons ’İyi yolculuklar’ diledi Üç yaşında bir çocuk annesinin ayaklarına düştü: ’Ah be çocuk ah be!’ Ömrünü yemişmiş domuzun çocuğu Çocuk yere; hayret, şeytana düştü. Yeni çıkmış bir şarkı, genç bir kızın kulağına düştü: ’Yakarım, parçalarım, boğarım... İnleriiim... ahh acımdaaan’ Ritim tuttu genç kız Neşe, acının tam içine düştü! Sigara boğuğu bir ses: ’Angara yolcusu galmasın’ İzmir yolcusu kalsın mıydı? Eften bir soru, püften bir boşluğa düştü! Bagaja bir mont, üç çuval düştü Turşu kavanozlarını Kepek ekmeği torbasının yanına sıkıştırdı muavin Yoğurt bidonunu pişmaniye kolisinin üstüne... Aklına bit pazarı düştü ’Vardığında ara’ ’Elif’i benim yerime de öp’ ’Kalkışa 10 dakika kaldı, bilet iadesi olmaz’ ’-Bu koltuk benim beyefendi’ ’-Beyefendinin koltuğu nerede?’ ’-Ankara’da!’ ..................................... Lakırtı patırtı üstüne düştü. Ve bir adam... Bir adam, cam kenarına düştü Adamla birlikte koltuğa derecesiz bir keder düştü Bir el sallandı ağır ağır Birkaç damla yaş; utancın içinden sıyrıldı, düştü Göz, göze düştü; Şimdi iki el sallandı ağır ağır Yaşlar sicim oldu, düştü Utanç, çabuk pes etti Aldırmadı kirli mendile, sigara izmaritine, Oğluna kavuşan anneye, Babasına sarılan kıza Kocasından kaçan genç kadına, böğüren değnekçiye Simitçiye... Bir adam, yollara düştü; Bir kadın, yokluğa. |