Üflenen Geçmiş
-Üflenen Geçmiş-
... Derme çatma yapılan bir barınağın içinde köhne bir masada misafir edildi aşıklar. Hizmette kusursuz, elleri nasır tutmuş balıkçı yaşlı adamın, demli çayıda ikramı. Sevdalılar acıkmış anladı yaşlı adam, hemen kolu sıvadı balıkları attı tavaya. Balıklar pişe dursun, elleriyle temizledi anı defterinin tozunu uzattı sevgililere. Aheste yapıldı bilerek salata, seyre daldı bir taraftan aşıkları, belliki yaralı yüreği. Gözleriyle gülüyordu sevdalıların hallerine mutluydu nedense arada kaçırdığı bakışında. Anı defterinde gizliydi herşey başından sonuna okurken hüzünlendi aşıklar, lakin boş sayfalar meçhul. Sormak bir cesaret işi, sevdasında cömert adamın kavuşmaya an kala susması bir muamma. Fırtınalara meydan okumak kolay değildi içinde kopan umuduna ilaç oldu sevgililer. Gelip giden sevdalara saygıda etmezdi kusur konuşmadan anlatırdı onlara sevginin yüceliğini. Boşa değildi anı defterini her sevene okutması bir tek kendi sevdiğine okutamadığına suskunluğu. Kimbilir belkide bir gün hüzünlü gözlerinden akan yaşıyla dolduracak boş sayfaları beklenen sevgili. İşte o zaman konuşamayan sevgililer bülbüllerin gülüne dile geldiği gibi şakıyacak aşk sözcüklerini son an’ında. Dualarında yalvarmalarında hep ötelenen hayallerinin kalbinde bekleyen sebebine ihtiyacı var koca çınarın. Tesadüfleri sevsede aşklar, mutlu sonların tecellisidir kavuşmalarda bir duyanın olmasının hediyesidir sonlar. Çekilen çilenin nihayetinde, An’da yaşanan mutluluk değmezmiydi yılların tozunu üflemeye keramete eren Aşk’ta. Sevil Özdemir |
Kalemin susmasın
________________________Selamlar