BİLMİYORSUN SÜVEYDAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Öyle bir bade sun ki; yine ciğerim yansın,
Ateşin suyum olsun, bırak ruhum yıkansın!
BİLMİYORSUN SÜVEYDA
Kurudu toprağında kanla sulandıkça gül... Belki de baskın geldi, sevdasının inadı. Ayrılık siteminde, pişmanlık olsa gönül; Kırılmazdı, özgürce uçan kuşun kanadı. Boyun büktüm kadere, hasret içime sindi Beni her gece yakan; o sıcak nefesindi. Bir nihayet arkası düşünce son satırlar Söylesene Süveyda, artık kaldı mı cefan? Kirpiğine nem düşse gözüm seni hatırlar, Oyarken gözlerinle, şaha erdi mi sefan? Gözlerin gözlerimde, o kadar ıraksın da; Derim geleyim sana can beni bıraksın da. Sözlerin pusu muydu..? Siyaha al döktüren, Ay bile nasıl sustu, vuslatında ağlarken. Binbir çiçek içinden durmadan bal söktüren; Gece gündüz demeden, yüreğimi dağlarken. Cennetinde soluksuz, çıkarken yedi katı, Cehenneminde yandım yaşarken hakikatı. Kesildi mi diyorsun çağlayan suyun sesi Alevin döngüsünde durmadan kavur gitsin. Bilmiyorsun Süveyda, gönül denen kafesi Son nemin süngüsünde ölüme savur gitsin. Öyle bir bade sun ki; yine ciğerim yansın, Ateşin suyum olsun, bırak ruhum yıkansın! Ben bahtıma küseli, hayli zaman oldu yâr Uçur son güvercini, beklenen haber gelsin! İmgemdeki nalanı, söyle hadi; kim duyar Mısramın çıkmaz yolu, yine bana engelsin. Sevda yangını çıksın, hicran yüklü besteden, Öyle bir ferman yaz ki, olsun cana kast eden! Süveyda anlamadın, kalbimdeki sürgünü Bilmiyorsun Süveyda, içimde yanan sırsın. Senle olmayan her an, say ki mahşerin günü, Ne cennet ne cehennem, arafımda yansırsın. Dünlerim ezber bozdu, haber var mı yarından? Can alan o gözlerin, göçmüşken diyarından. ELİF KESKİN KARABULUT.../ ŞİİRLERİN ŞAİRİ... ZAMANSIZ ŞİİRLER.... |