Anne
Anne,
Şirin uykulara hasret mahmur gözlerim, Çocuklarıma bile artık tesir etmiyor sözlerim, Soframda şükrünü eda edemediğim onlarca nimet var, Ben ne hikmetse çocukluk yıllarımın fakirliğini özlerim. Anne, Ne yaparsam yapayım gönül sıkıntılarım geçmiyor, Gözüm artık dostunu düşmanını gerektiği gibi seçmiyor. Rahmani yolların her türlüsünde aşk ve şevkle yolcu olmama rağmen, Hiçbir mahir terzi bedenime uygun bir elbise biçmiyor. Anne, Bereketi yok sofraların taamların ise kaçmış tadı tuzu, İnsanlar kaybetmiş şeref ve izzetini, gönülleri konuk etmiş buzu. Enva-i türlü keyif, sefa, neşe içinde olmalarına rağmen, Artıyor her geçen gün gönüllerinde tarifi imkânsız bir sancı. Anne, İnsanlık, bataklığa düşen birinin çırpındıkça batması misali batıyor, Aslanların yataklarına kurnaz tilkiler yan gelmiş yatıyor, Anlatılmakla bitmeyen en muhkem dostluklar bile, Menfaat uğruna pamuk ipliği misali hemencecik kopuyor. Anne, Şatafatlı saraylar ve çok lüks arabalarla mutlu olmuyor insanlar, Asilliği mertliği gitmiş bozulmuş damarlardaki asil kanlar, Birbirine çok muti görünen benim ben diyen dostların bile, Artıkça artıyor birbirlerinin gıyabında yaptığı su-i zanlar. Anne, Bizler böyle değildik ne oldu bizlere halimiz oldu yaman, Şeytan atın nallamış düşmüş ardımıza vermiyor aman. Akraba olmuş akrep ve de çıngıraklı yılan, Binalar yükseldikçe artıyor zina belli ki çok yakındır ahir zaman. Anne, Tapılıyor Allah’tan başkasına artıyor insanların ha bire günahları, Bilmiyorlar sanki insanın insanda kalmaz vebal ve ahları, Yerin göğün sahibi her şeye kadir olan şanı büyük yüce Allah Celallenirse, Zalimleri yem eder canavarlara bir anda zelil eder şahları. 17/Şubat/2012 |