RIHTIMDAKİ KADINHer akşam güneşin bakır rengi denize düşerken Rıhtıma gelirdi o kadın Ta akşam karanlığına kadar Uzun uzun denizi ve batan güneşi solurdu Gençti, dinçti, güzeldi Fakat omuzları çökmüştü nedense… Gözündeki ümidi güneş daha da parlatıp kıpkızıl bir renge boyardı… Birkaç yıl sonra rıhtıma uğradığımda o kadın yine oradaydı çiviyle çakılmış gibi iskelede duruyordu üzerinde yosun rengi bir manto Ve sonbaharın hüznü çökmüştü gözlerine Omuzları sanki " artık bu yükü taşıyamam " diyordu Bir batan güneşe, bir de ufukta ki sonsuzluğa Daldı gitti bir süre…. Karanlık inmeye başlayınca rıhtıma Ansızın neden bilmem Hızla çıkarınca mantosunu , Denize atacak sandım ! Sonra onu iskele demirlerine asıp Bir yükten kurtulma kararlılığı ile öyle dik, öyle mağrur her şeye boş vermişcesine iskeleyi salladı ayak sesleriyle Geçmişten geleceğe koşar gibi Hızla uzaklaştı rıhtımdan Martılar dalgalara serenat yapıp, Manto arkasından bakarken O, akşamın gizemli karanlığına karıştı… Halit Özdüzen |