Şehir ve ÇocuklarBu şehir kaskatı betonlarla yoğrulmuş, bazen bunaltıp karartıyor içimi. Politikanın çirkefi yansıyor caddelere… Memur ve emeklinin sessiz feryadı, ümitsizce Meclisin sağır duvarlarına çarpıyor. Kargalar tünemişler çatılara, simsiyah kargalar, baykuşlarla beraber. Güvercinlere nefes aldırmıyorlar… Şehir, karda kışta, hatta baharda bile buz kesiyor nedense?. Denizi ve limanı yok bu şehrin. Ama bu şehirden çıkmak için, bir liman ve gemi düşlüyorum. Deniz uysal, gök mavi hangisi hangisinden almış rengini bilemiyorum. Alıp başımı uzaklara çok uzaklara gitmek istiyorum Ama başım darmadağınık, bir türlü toplayamıyorum. Bazen bu şehir hayallerimi bile sıkıyor, içimi karartarak… Caddeler boyu haykırmak istiyorum ama caddeler kör, sokaklar sağır, cansız kalabalıklarla dolu meydanlar…. Peyzajın katilleri fısıltıyla konuşuyor parklarda, birileri yeşili yok etmeye soyunmuş, habire kesip söküyorlar, neslini tüketmek için ağaçların. Her şey yapay, her şey sefil, şehir rant kapısı olmuş birilerine… Sokaklara sanki arabalar yağmış, kaldırımlar insansız yaşama alışıp, özel otopark alanına dönüşmüşler, Balkonlarda açan çiçekler cılız, yeşiller bile çamur rengi nedense? Apartmanlardan havalandırmaya çıkmış mahkum çocuklar oynuyor sokaklarda… ciğerlerinde karbon kokusu benizler soluk, ama yinede cıvıl,cıvıl çocuklar. Ölesiye sevdiğim çocuklar tutuyor ellerimden, bunca yorgunluğa rağmen, beni de koşturmak istiyorlar. Çocuklaşmak, geçiyor içimden ama zincirlerimi kıramıyorum.! Gözüm gönlüm daralıyor, rüyalarım bile artık siyah-beyaz, ama bu kasvetli şehirden bir türlü çıkamıyorum! |