İSLAHİYELİ OZAN İSMAİL YILMAZ - 6İSLAHİYELİ OZAN İSMAİL YILMAZ - 6 İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – 6 Ozanımız İslahiye’li Ozan İsmail YILMAZ; 1920 yılında Gaziantep’in İslahiye ilçesinin Kozdere (İntilli) köyünde doğdu. 3 yaşında iken babası Çete Reisi Göv Mehmet Çavuş Gavur Dağlarının Kanlı Geçit, Kızıldere mevkiinde Fransızlarla yapılan bir çatışma esnasında iki akrabası ile birlikte şehit düşünce öksüz kalır. Kendinden iki yaş küçük kardeşi Ahmet’le birlikte dedesi ve amcaları tarafından büyütülür. Askere gider gelir ve evlenir. İlk eşinde 4 çocuk babası olur. İlk eşi vefat edince ikinci evliliğini yapar 5 çocuk da ikinci eşinden olmak üzere 9 evlat babası olur. Devlet Demir Yollarında memur olur. 54 yaşında vazife başında 54 yaşında bir kalp Krizi sonunda vefat eder. Mezarı İslahiye’nin Kozdere Köyündeki Göztepe mezarlığındadır. Gençlik yıllarında başladığı şiir ve hikaye söylemeye ve yazmaya ölümüne kadar devam eder. Şiirleri Bazı dergi ve gazetelerde yayınlanır. “Şakkışefe” ve “Toros Seyahatı” isimli basılı iki şiir kitabı bulunmaktadır. Hayatı ve şiirleri pek çok Edebiyat öğrencileri ve Öğretim Üyeleri tarafından Tez konusu olarak işlenmiş ve hazırlanmıştır. İsmailoğlu Mustafa YILMAZ: İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ’ın oğludur. TANIŞ OLDUK SEVGİ BULDUK Tanış olduk sevgi bulduk sevda yüklü bakışda Neler denir ne söylenir geçilmiyor nazında, Cilvelenir gülüşülür gönle dolar akışda Kavak yeli eser başa çoğu bulur azında. Sevsen beni bende seni ta ebedi ebede Eller açak dua edek ulu yüce mabede Ben canımı esirgemem gördüğüm ol rağbete Gönül doğru yolda inan yalan yoktur sözünde. Sevmek için konuşmalar asla yalan sayılmaz Sev seveni her zaman sen hiç tadına doyulmaz Elden fırsat gider ise ihtimalki bulunmaz Konan kuşu kaçırma sen yakala hem tezinde. Sevmek gayet iyi şeydir sevilmesin bilene Bu sözüme dikkat eyle inanma her yalana Bir yazarsan beş yazayım cevap verki gelene Sır bir Ali sırrı olsun gizle daim özünde. Irak tutma bizleri sen sana yakın bilirsen Bugün varız yarın yokuz hasret kalmaz seversen İlk gününden sona kadar seveni sen bilirsen Nur dökülür şua yağar sevenlerin hazında. İSMAİL YILMAZ’ı sevsen bağra basar can gibi Şükredilir hep sevilir gönülde bulur nebi Sevmez isen yeri olur mekanı kuyu dibi Yas tutulur ağıt başlar yaş dökülür gözünde. ---- 26.09.1964 – Fevzipaşa / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye ------------------------------------------------------- HANIM ÜZERİNDE BEYİN HAKKI Hanım üzerinde beyin hakkını Haberler verilmiş müjdeler ola, Okudum Resulün hem hadisini Ümete emrinin tebliğler ola. Ol kimki beyini haksız inciten Hiçbir zaman yeri yoktur cennetten Beyinden habersiz ev dışı giden Adımı başına günehkar ola. Beyine beddua söyleyen karı Ensede çekilir o zaman dili Komşusuna inkar ettiği malı Ahirette yüzü karalar ola. Beyine sövse ve karşı söylese Asarlar dilinden feryat eylese Davula, zurnaya bir kuruş verse Bütün sevabını yakarlar ola. Allahını bilir etmiyor niyaz Beyi karşısında giymiyor libas Salınıp yanında etmemiş hiç naz Bin yıl cehennemde yanarlar ola. İSMAİL YILMAZ da söylüyor bunu Beyin haklarını eyledik konu İyi insanların güzeldir sonu Cennetten ismini anarlar ola. ---- 15.12.1952 – İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye ----------------------------------------------------- BÜLBÜL GİBİ EDER AHI Bülbül gibi eder ahı ağlar sızlar döker yaş Bağırsa da kimse duymaz çırpınır çıkmaz sesi, Garip elde yabancıya sanki atılıyor taş Boğuk boğuk çırpınırda kısık çıkar nefesi. Dört tarafı çevrilidir sanki durur kafeste Bu kadar gaddarlık olmaz umudu yok ki sesde Unutulmaz meziyetler, zikredilir nefeste Var ise mahsuru sende körükleme ateşi. Yabancılar acıları haksız olarak çeker Ayaklara taşlar değer düzgün yürümez seker Durmaz ağlar acı çeker gözünden yaşlar döker Avcılara kaptırmıştır gitmiş de gelmez eşi. Doğru yolda gider isen hiç taş değmez ayağa Şükür dile, varlık başa helalı niğmet yağa Fakir olsan gönlün zengin denilir sana ağa Hırka kutnu, şalın ipek düzgün olur hevesi. Sataşmasın bilen kişi pek enderdir zamanda Sevilmesin bilen dişi mesut olur cihanda Görünüşe aldanmamak ne kadarki yerinde Olan olmuş giden gitmiş unutmalı o işi. Az söyleyip çok dinlemek insanlara layıktır Gözetmeden kurşun atmak İSMAİL’e ayıptır Küçük büyük bütün insan hürriyete sahiptir Zaman geçmiş kervan göçmüş hiç dökülmez göz yaşı. ---- 20.09.1964 – Fevzipaşa / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye ------------------------------------------------------- HER İŞİN ÖNÜNDE ALLAH Her işin önünde Allah diyelim Allah demeyenler felah bulamaz, Yalvarıp Allah’a niyaz edelim Meramsız murada nail olunmaz. Hak rızası için çalışan kişi O an olur daim hep onun işi Yüksekleri bulsa sorulmaz yaşı Çalışandan kötü âmel bulunmaz. Kuvvet ve kudrete sahip Allah’tır Mahfiret sahibi rahmeti çoktur Emrini yapana azabı yoktur Emri ferman onun sual sorulmaz. "Lâ taknetû” Ayetini indirdi Emir verdi Habibine bildirdi Ümmetine hemen haber verdirdi Ben af Tanrısıyım ümit kesilmez. Af edici kendi ümidi kesme Ver zekatı hesap sorulmaz sanma Kıl namaz, tut oruç şeytana kanma Ölüm vardır ecel geri dönülmez. Kork Allah’tan çekin daim Nebinde İsterisen cennet, çıkma emrinde Duydun mu bir neş’e geçer ömründe Yalandır bu dünya gönül verilmez. Galübela derler geçmiş ezeli İnsanlığı düşün olun neşeli Bize huzur verdi dünya güzeli Allah yön gösterdi başka bilinmez. İsterim Allah’ım hidayet sende Yüzü kara kulun neyleyim ben de İSMAİL diliyor afını künde Dünya sevmek ile Hakka erilmez. ---- 14.02.1958 – Fevzipaşa / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye -------------------------------------------------------- DİL UZATMA İMANLIYA Dil uzatma imanlıya sonra dilin keserler Zararı ne bunun sana biraz kafa yorsana, Sosyete mi sandın onu ya aslına dönseler Kör mü oldu bakan gözün etrafını görsene. Sağı bilmen solu bilmen önün karanlık kuyu Gözlerini aç istersen bırak aykırı huyu Allah vermiş sana şükret sende vardır beş duyu Sor soruştur cahil kalma doğru yolu bilsene. Cinmisin sen şeytan mısın bilmemki sen ya nesin Dinsiz misin, mecusu mi yoksa komünist misin Bilinmiyor ne olduğun acaba mason musun Ahirete göç etmeden tez imana gelsene. Hippi misin züppe misin şüpeliyim soyunda? Erkek misin kadın mısın bilinmiyor şeklinde? Ne olduğun öğrenilir ancak baksan önünde Bilmiyorsun Yaradanı bir bilene sorsana. Örfini bil harsını bil geçmişini sor tanı Türk’lüğünü bilir isen öğrenin yüce şanı Dinin Müslümandır senin koruyasın imanı Ulamadan, bilgelerden sen dersini alsana. İSMAİL YILMAZ tövbe der o yollar kapanmadan Müslümansan iman eyle aykırılık yapmadan Haline bak her gün ağla zıbarıp gebermeden Biraz olsun aç gözünü sağa dönüp baksana. ---- 14.02.1973 – Fevzipaşa / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye ------------------------------------------------------ İSLAHİYE KÖKLÜ KÖYÜ MUHTARI EBEOĞLU DESTANI - 1 Yüksektir dağların başı Çok olur boranı kışı Sebeb oldu muhtar sana Şu Maraş’ın kurtuluşu. Kazadan pikaba binmiş Gitmiş hükümetten inmiş Yazı taktir böyle imiş Kimseye bulman bahane. Gitmeseydin ne olurdu Maraş yine kurtulurdu Taktir yerini bulurdu Altın kafese girseydin. Köyün muhtarıydın sen de Severlerdi seni hem de Şimdi yatan ala kanda Yazık oldu muhtar sana. Kol kol olduk gittik ize Hiç de görünmüyon göze Düşmanını söyle bize Sana derim Ebeoğlu. Ağabeyin bakar görür Bacın yumrukla döğünür Yavruların ağlar durur Durma dez gel Ebeoğlu. Yokmuydu senin silahın İp ile bağlı bileğin Öcünü alır yeğenin Öcün kalmaz Ebeoğlu. İSMAİL dir sever seni Gittin de gelmedin hani Öksüz koydun güllüzar’ı Noldu sana Ebeoğlu. ---- 20.02.1952 – Köklü / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye ------------------------------------------------------ İSLAHİYE KÖKLÜ KÖYÜ MUHTARI EBEOĞLU DESTANI – 2 Muhtar Mustafa’dır ismini bilin Bunu da söyleyen diller ağlasın, Toplanın komşular arayın bulun Konu komşu bütün hepsi ağlasın. Kış gelmeden soldu açılan gülü Bir tek kardeşinin büküldü beli Ağlaya ağlaya tutuldu dili Kardeşim diyerek kardeş ağlasın. N’olduysa Güllüzar hanıma oldu Genç yaşında benzi sarardı soldu Dört çocuğu ile yuvada kaldı Yuvası ağladı kendi ağladı. Köyün muhtarıydı ne idi suçun? Seni öldürdüler yetmedi gücün Gece gündüz durmaz ağlıyor bacın Çırpına çırpına O da ağladı. Köylerine Köklü derler ismine Güman da geldiler bir çok kısmına Haberler yollandı bütün dostuna Dostu değil düşmanları ağladı. Dağlarda kol kola olup dolaştık Büyük küçük dere tepeler aştık Bulunmadı Muhtar ümidi kestik Muhtar için küçük büyük ağladı. Geçmişten kaybolan kişi mi buldun? Manisa’ya gidip şıh’a mı vardın? Halil İbrahim’e mürüt mü oldun? Geçmişten kaybolan kullar ağlasın Vilayette vali duyup üzüldü Kaymakam da köye gelip görüştü Jandarma köylüyü tam soruşturdu Muhtar Ebeoğlu soran ağladı. Gittin Ebeoğlu geri dönmedin Sen dostu, düşmanı nasıl bilmedin? Darıldın mı köye niçin gelmedin? Köylün senin için her gün ağladı. İSMAİL YILMAZ der taktir böyledir Ateşin kuvvetli feryat eyletir Gözüm ağlar dilim destan söyletir Bir ben değil bütün bilen ağladı. ---- 25.02.1952 – Fevzipaşa / İslahiye İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye -------------------------------------------------------- HALİL’İN HALİ Bir kişinin size methin edeyim Aranıp bulunmaz eşi Halil’in, Yoktur kötü huyu peşin söyleyim İnsan vasıfları mevcut Halil’in. Böyle bir mert yiğit görülmüş değil Daha yeni gelmiş azıtmış değil Aslı, nesli temiz bozulmuş değil Çukurova metnin söyler Halil’in. İşçi fabrikadan ünü söylenir Boş vakti olursa evde dinlenir Huysuzluk yapana çok sinirlenir Hiçbir kötü huyu yoktur Halil’in. Elazığlı kendi şarklıdır bilin Hiç yoktur yalanım gidince görün İneyik, Dürünlü köyünü sorun Yoktur memlekette eşi Halil’in. Söyleyim aslını Kurtoğlu kurttur Yiğittir, cömerttir, mert oğlu merttir Bazen olur yumşak bazen de serttir Dostluğuna doyum olmaz Halil’in. Sever doğruluğu yalan söylemez Emanete sahip hıyanet etmez Dünya güzeline gönül bağlamaz Ancak Huriye’si vardır Halil’in. Huriye melekler cennet meleği Dua eder kabul olsun dileği Altun burma ister ince bileği Layıktır beline kolu Halil’in. Sever Huriye’yi kimseyi görmez Dünya güzelini kulağı duymaz Güzelin üstüne hiç güzel sevmez Gözleri başkasın görmez Halil’in. Hanımı Huriye sever eşini Allah mesut etsin her ikisini Çok geçmeden sevdi o birisini Şanına yakışmaz bu iş Halil’in. Hanımı Huriye yok idi eşi Ankara’ya gitti yaptı bu işi Evi boş bulunca oldu üç kişi Fuhuşata fikri kaydı Halil’in. Bir taraftan bardak havaya kalktı Hanımlar getirtti göbekler attı Doğruyu bıraktı eğriye saptı Anıldı nefretle ismi Halil’in. İSMAİL YILMAZ’ım sözün söyledi Mustafa ÖZDEMİR teşvik eyledi Halil buna kulak verdi dinledi Muhabbet hoşuna gitti Halil’in. ---- 25.02.1952 – Fevzipaşa / İslahiye. İslahiyeli Ozan İsmail YILMAZ – İslahiye. --------------------------------------------------- İsmailoğlu Mustafa YILMAZ – İstanbul. ……………………………………………. |